Bakarsan görürsün, görürsen anlarsın, anladığın kadar da çözersin...


11 Mart 2010 Perşembe

Üsküp'te Köprüler

Üskübün iki yakasını bağlayan köprüler vardır…
Eski adlarıyla saymaya kalkarsak, Dönmeler'den başlamamız gerekecek....
Sonra önemsenmeyen bir köprü vardır... Ama bizim için önemlidir... İslahaneye götürür bizi  Vardar üzerinden geçerek...
Sırada Tahta Köprü.
Üsküp depremi öncesine kadar, Yahudi Mahallesi ile Pasajı bağlayan Tahta Köprüsü (diğer adı Yahudi  Mahallesi Köprüsü)… Sonra Taş Köprüsü, Yeni Köprü, Demir köprü, Demir Köprü (Şimendifer Köprüsü)…
Bugüne gelindiğinde, görünmeyen köprülerin sayısı fazla…
Üsküp alabildiğine büyüdü. Enine Eski Çayır ile Eski Demiryolu istasyonu, boyuna da Muhacir Mahallesi ile İslahane Parkı arasına yerleşen 2. Dünya savaşı öncesi Üsküp, şimdiki haliyle enine Radişana semti ile Vodna etekleri boyuna da Saray ile Draçova arasına sıkışmış…
Bütün bu genişliğe rağmen Üskübü yine ve hala iki yakaya ayıran bir Vardar nehri vardır…Benim gördüğüm düklerimden, bugün yaşanılanardan ayırılıkçı vardar dşiyesim geliyor.
                           Taş Köprü
Vardarın üstündeki köprülerin başında ise yine o görkemliğiyle Osmanlı yadigarı Taş Köprü duruyor yerinde… Ama karşıdaki Burmalı Camisiz…
Asırların diyemeyiz, ama on yılların getirip götürdüğü anlayışların sonucu olarak Üsküpte sezilen, sezdirilen ayrılıkları inadına ortadan kaldırmaya, Üskübü bir bütün olarak göstermeye devam eden Taş köprüsünün ayakta durması sevindiricidir.
Başta belirtildiği gibi şu anda Taş Köprüsünün tam ortasında, yerinde tuhaf bir yazının yeraldığı ve benim inşallah yerine yerleştirilmesini bekleyen asıl yazıtın mihrabın yanından bir eski Üskübe,  bir de Üsküplülerin ağzıyla Karşıyaka’ya bakıyorum…
Üsküp idarecilerinin, Karşıyaka’ya yeni bir düzen verme gayretleri sona ermek üzere. Oralarda merkezde bir yerde hükümet, Ortodoks kilisesinin yapılması iznini çıkardı. Burmalı cami dilekçesinden hala haber yok. Akibet belli değil! Üsküplü Müslümanları bekleyiş içinde… Sonuç ne olacak? Kim bilir?!
Modern kentleşme anlayışından hareketle Makedonya meydanı boydan boya yeni bir döşemeye sahip Balkanlarda en büyük şadırvanlardan biri olacak şadırvanının da yapılmasını bekliyor bana göre... Meydanlıksa eskisinden büyük bir açıklığa işaret ediyor… Üsküp ‘aşıkları’ açısından bu açıklığın ne kadar yeterli olacağını şimdiden kestirmek mümkün değil. Genç nesiller eskinin tadını alamadığından bu yeniliğe belki alışacaklar. Ama eskiyi hatırlayanlar,  ne pahasına olursa olsun, yıllardır eski değerler yerine yeni görünüm oluşturmaya götüren çalışmalara anlam vermekte zorlanmaya devam edecekler.
Yüz denar’lık baknotların arka tarafındaki resmin açıklamasını okuduğunuzda Üsküp Kalesi'nin, Arnavut evinin penceresinden görüldüğünü anlayacaksınız. 1991 yılından bu yana bazı kesimler tarafından Makedonya’da birçok şeye önce Makedon penceresinden bakılırdı, şimdi meselelere aynı o kişilerce bazen Makedon penceresinden, bazen  Arnavut penceresinden bakıldığı izleniyor. Bununla sanki, diğerlerinin ya pencereleri yok, ya da bu iki pencereden bakılmasının gerektiği söylenmek isteniyor.
                                                    
Taş köprüyle de durum aynı… Taş köprüye verilen yeni görünüm bir başka pencereden bakmak istendiğine işaret… Ama Taş Köprü’sünün ayaklarının hala aynı kaldığı unutuluyor sanki!…

0 yorum: