Yollarımızın ayrıldığı sanıldığında, Makedonya Müslümanları birleşebileceklerini gösterdiler…Hep beraber Allah’ın ipine sarılın ve sakın ayrılığa düşmeyin. Allah’ın üzerinizdeki nimetlerini hatırlayın... Hani siz birbirinize düşman idiniz de Allah kalplerinizi birbirine ısındırdı da O’nun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Hani siz bir ateş çukurunun kenarındaydınız, O sizi oraya düşmekten kurtardı... Allah size ayetlerini işte böyle açıklıyor ki, doğru yola erişesiniz.(KUR'AN, Al-i İmran Suresi: 103)
Ülkede Kendilerine “Müslüman’ım” diyenler arasında müstesnalar da vardır…
Yanılıp, karşı gelenler olmuştur… Tarihte her zaman olduğu gibi! Burmalı Cami konusuyla fesat yaymak isteyen taraflarca, gizliden, mesele çıkarılmak istendi. Üsküp’e 1963 depremi yetmemişti. Bir deprem daha yaşatmak lazımdı. Bu yeni deprem Üsküp’ü değil, Makedonya’yı sarstı… Hala da sarsıyor! Depremin ardından Burmalı Camii Forum’u oluşturuldu Şimdi siz diyeceksiniz ki, forum buna öncülük etmedi mi… Hayır bir yerden gizlice gelen etki, tepkiyi doğurdu…
Forum, o etkinin tepkisidir Forumun BURMALI CAMİ ödülü ÜSKÜBÜN ORTASINDA BURMALI CAMİ şirim için (http://www.avniengullu.com/Siirler.aspx?id=21) bendenize verildi. Seçici kurul benim şiirimi ödüle layık gördü! Şimdi kimse, benim, Burmalı Camii forumuna uyarak, şiirimi yazdığımı söyleyebilir. Söylese de ne çıkar… Söylemese de… O şiir doğdu! O şiire ödül olmasaydı da o şiir yayınlanacaktı. Okunacaktı… En azında sayfamda görülecekti. İnternette yolculuğu başlayacaktı!
Geçenlerde, beni evimde ziyaret eden bir gazeteci, Üsküp’te dünyaya gelen 4. torunumun 12. kuşak Üsküplü olduğunu anlayınca: “ O kadar da eski Üsküplü duymadım” dedi. Ardından cevabım geldi: “ Bizden eskisi de vardı… Rahmetli Hacı Hüda Hümmaşah… Onun ölmesiyle o sülale kesildi… Rahmetlinin çocuğu yoktu… Şimdi biz, en eski sülale olmaya devam ediyoruz…” Bana göre ortayı karıştıran ve kızıştıran meselelerin temelinde başka şey yatmaktadır. Bunlardan biri: Üsküp Merkez Belediyesi Başkanının tavrıdır. Şimdi, o, bu tavrı belirten haberi yalanlarsa sevinirim. Sırp olmasından ötürü, şüpheye yol açmaz… İnsanlarda su-i zan’ın belirmesini önler! Gazetecilikte, her şeyin olabileceğinden ötürü başka bakışa kapı arlıklıdır… Her zaman, her şeyi yazabilmek içindir bu! İkinci bakışa göre, talihsiz bir açıklamaydı… Makedonya birlikteliğine gölge düşüren tavrın sahibiydi o…
Unuttuğu bir şey vardı: O, sadece bir belediyenin başkanıdır. Nasıl gelmişse öyle de gider! Üstelik, onu, oyuna sokan taraftan bile! Başbakan siyasi bir tavır aldı ve kararını değiştirdi: “Makedonya meydanında devlet parasıyla kilise yapılamaz”, dedi. Ardından Makedon Ortodoks Kilisesine (MOK) yeni kilisenin yapımı için arsa tahsis ettirdi! Burmalı Caminin vakfı olan yeri ise Makedonya İslam Camiasına (MİC) iade edilmedi! Başbakanın emriyle olmayacak şey yoktur. O, verilmelidir dese, hemen verilir! Üsküp’te bir deyim vardır: “Bana mı lo lo lo!”
MİC Üsküp müftülüğünün Vakıf Kurulu’nun başkanlığını yapmış kişiyim. Devletle hep sorunum oldu… Çünkü devlet sorunluydu! Sorun yaratmakta ustaydı! Şimdi de aynısı gözüküyor. Çifte standart kullanılıyor. MOK’un gayrimenkulleri iade edildi. Ona arsa da tahsis ediliyor gerektiğinde… MİC’e vakıf gayrimenkulleri hala iade edilmedi. Arsa tahsisi olayı çok zor gidiyor. Hatta camilerin kaçak yapılması durumuna düşüyorduk. Gerçi izin alınıyordu. Cami bittikten sonra bu oluyordu genelde… Geçenlerde anladım. Kapan Hanı sorunu, benzeri birçok sorun hala devam ediyor! Üçüncü bakışa geçeyim izninizle. Ardından etki “Üsküp 2014” projesiyle oldu. Tıpkı saat kuleleri ve Vodna dağının tepesine haçların takıldığı zamanda olduğu gibi… (Ama bahsettiğim zaman 2001 yılı öncesiydi.) Etkiye karşı tepki büyüdü… Arttı! Tepki dediğim, çok ciddi meselelere yol açabilir… Duymadık denilmesin. Söylemesi benden! Bana sorarsanız, proje, mimari açıdan saçmalık! Ben bir hak dini olan Hıristiyanlığa ait kilise yapımına karşı değilim… Ama Hak dini olan İslam ibadet yerinin kendi yerinde yapımına da izin verilmeli! Müslümanların isteklerine susmakta hala devam edilirse, “Ortak Cuma namazı”nda bastonumla oradayım. Sandalye bulamazsam, namazımı elimdeki bastonuma dayanarak ayakta kılacağım… Dayanamazsam oturarak da kılabilirim. Düşersem, namazımı gözlerle dahi eda edebilirim… Abdest alacak durumda değilsem, teyemmümle namaz kılınabilir! İnancım her durumda ibadete izin verir! O, insanlara barışı, kardeşliği dostluğu öğreten dindir! Mücadeleye izin veren dindir… Duruma göre önlem öngörmüştür…
Türklerde bir söz vardır : “Zalimin zulmü varsa, mazlumun Allah'ı vardır…” Bir başkası şöyle der: “Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste…” Bunun bir başkası da: “Değmeyin mazluma, zorla yiğit yaparsın!” gibi söylenir halk tarafından. Halk dediğim, ayrı bir konudur… Onun: “sabrını taşırmayın”… Bu da bir deyimdir… Bildiğim başka bir deyim vardır: “sabrın bardağı dolmuş”! Lütfen taşırmayın Son haberlerden birinde, konudan bahsedilir yer yer şunlar denilmektedir: “…
Makedonya Müslümanlarını temsil eden 76 sivil toplum kuruluşu, Osmanlı eseri olan ve 1925 yılında yıkılan Üsküp'ün Burmalı Camii'nin yeniden inşa edilmesi için… destek istedi. Tam iki yıl önce bu dernekler, ilk önce yardım için Makedonya Başbakanı Nikola Gruevski'ye başvurdu, ama sonuç alamayınca Türkiye ve Arnavutluk başbakanlarına mektup yazmak zorunda kaldılar. (Anayasamızın giriş maddesiyle son maddesini okumanızı öneririm! Oradan bu konuda onların haklı oldukları görülmektedir!)
Makedonya Hükümeti'nin, Üsküp'ün merkez meydanında kilise için öngördüğü arsayı MOK’a vermesi ve “Üsküp 2014” projesinde merkez meydanda Burmalı Camii'nin öngörülmemesi, Makedonya Müslümanlarını temsil eden sivil toplum teşkilatlarını ve siyasi partilerini kızdırdı. Bu dernekler ve siyasi partedonya'nın çok etnikli ve çok dinli yapısının yansıtılması için Üsküp'ün merkez meydanında kilisenin yanı sıra caminin de inşa edilmesi gerektiğini bildirdi… Osmanlı eseri olan ve 2001 yılında kundaklanan Prilepe'nin Çarşı Camii'nin onarılmasıyla ilgili yaşanan sorunlar bu gerginliği daha da derinleştirdi. Ardından yine bir Osmanlı eseri olan Kapan Han ile ilgili Makedonya Hükümeti ve İslam Camiası arasında anlaşmazlık yaşandı… “
Studeniçan Büyük Camii'nde konuşmam
Burmalı Camii ile ilgili iddialar bitmek bilmiyor… Başbakan Yardımcısı Abdülhakim Ademi, MİC Başkanı Süleyman Recebi’nin, Üsküp Kalesinde bir arsa için Burmalı Camiinden vazgeçtiğini iddia etti. Bunu yalanlayan Recepi, Ademi’den sözlerini geri almasını, aksi takdirde suç duyurusunda bulunacağını belirtti. Henüz Ademi ile meseleyi halledemeyen Recepi’ye, bir darbe de PDŞ başkanı Menduh (doğrusu: Memduh) Taçi’den geldi. Taçi, Recepi’yi Arnavut topraklarını kilise yapımı için vermekle suçladı (Arnavut yerine Müslüman deseydi daha anlamlı olurdu - kendine siyasetçi demiş). Onu, Başbakan Nikola Gruevski’yi “kutsamakla” (kullandığı kavram İslami değildir…) suçlayarak, önce Allah’tan (“önce tövbe etmesi” demeliydi – ama o bunu nereden bilsin: Sormaz ki bilsin/ sorsa bilir/ bilmez ki sorsun/ bilse sorar), sonra halktan özür dilemesi gerektiğini ifade etti. Taçi, ayrıca Burmalı Camii yapım heyeti adına konuşan Ramadan Ramadani’yi ‘Arnavut karşıtı gizli servislerle işbirliği yaptıklarını’ söyledi.” (?) (Bu bir Arnavut meselesi değil, Müslüman meselesidir! Kendisine sadece hatırlatayım dedim. O, hala milli oynuyor… Ya da artık…)
İftira bu kadar olur!
Makedonya Müslümanları arasında “ayrışma belirdi” denmesi buradan çıkıyor…
Başta dediklerim doğrulanıyor…
Bu iki zat-ı muhterem, belki kendilerine Müslüman’ım diyorlar, ama her ikisi de “Elhamdüllah Müslüman’ım” diyenlerden değillerdir!
Öte yandan, Türk Demokratik Partisi (TDP) Genel Başkanı Kenan Hasip(i), tüm toplumların yansıtılması için sadece Burmalı Camii'nin yapılmasının yeterli olmadığını, aynı zamanda Üsküp Türk Çarşısı’nın otantik bir şekilde onarılmasının da projeye dâhil edilmesinin gerektiğini vurguladı Bu sözler bağlayıcıdır.
Üsküp'te MİC'in bir faaliyetinden
MİC sözcüsü Abaz İslami, basın toplantısında, Burmalı Camii'nin kendi arsasında inşa edilmesi gerektiğini belirterek, hükümetin ''Üsküp 2014'' projesinin Burmalı Camisi'ni içermediğini, böylece Müslümanların haklarının çiğnendiğini söyledi.
Sıra aldığım en son duyumdadır: “Burmalı cami inşa edilecek. Ancak kendi arsasında değil, verilecek arsada bu olacak…" Eğer bu doğruysa, çifte standartların uygulanması devam ediyor.
Hava daha da kızışacak!
Yazdıklarımın sonuna geliyorum.
Üsküp Müftülüğü yetkilileri geçen hafta Merkez Belediyesini ziyaret ederek, kilise olursa, caminin de olacağını ifade ettiler! Makedonya Müslümanlarının söyleyecek son sözleri bunlardır! Vesselam!
Yanılıp, karşı gelenler olmuştur… Tarihte her zaman olduğu gibi! Burmalı Cami konusuyla fesat yaymak isteyen taraflarca, gizliden, mesele çıkarılmak istendi. Üsküp’e 1963 depremi yetmemişti. Bir deprem daha yaşatmak lazımdı. Bu yeni deprem Üsküp’ü değil, Makedonya’yı sarstı… Hala da sarsıyor! Depremin ardından Burmalı Camii Forum’u oluşturuldu Şimdi siz diyeceksiniz ki, forum buna öncülük etmedi mi… Hayır bir yerden gizlice gelen etki, tepkiyi doğurdu…
Forum, o etkinin tepkisidir Forumun BURMALI CAMİ ödülü ÜSKÜBÜN ORTASINDA BURMALI CAMİ şirim için (http://www.avniengullu.com/Siirler.aspx?id=21) bendenize verildi. Seçici kurul benim şiirimi ödüle layık gördü! Şimdi kimse, benim, Burmalı Camii forumuna uyarak, şiirimi yazdığımı söyleyebilir. Söylese de ne çıkar… Söylemese de… O şiir doğdu! O şiire ödül olmasaydı da o şiir yayınlanacaktı. Okunacaktı… En azında sayfamda görülecekti. İnternette yolculuğu başlayacaktı!
Geçenlerde, beni evimde ziyaret eden bir gazeteci, Üsküp’te dünyaya gelen 4. torunumun 12. kuşak Üsküplü olduğunu anlayınca: “ O kadar da eski Üsküplü duymadım” dedi. Ardından cevabım geldi: “ Bizden eskisi de vardı… Rahmetli Hacı Hüda Hümmaşah… Onun ölmesiyle o sülale kesildi… Rahmetlinin çocuğu yoktu… Şimdi biz, en eski sülale olmaya devam ediyoruz…” Bana göre ortayı karıştıran ve kızıştıran meselelerin temelinde başka şey yatmaktadır. Bunlardan biri: Üsküp Merkez Belediyesi Başkanının tavrıdır. Şimdi, o, bu tavrı belirten haberi yalanlarsa sevinirim. Sırp olmasından ötürü, şüpheye yol açmaz… İnsanlarda su-i zan’ın belirmesini önler! Gazetecilikte, her şeyin olabileceğinden ötürü başka bakışa kapı arlıklıdır… Her zaman, her şeyi yazabilmek içindir bu! İkinci bakışa göre, talihsiz bir açıklamaydı… Makedonya birlikteliğine gölge düşüren tavrın sahibiydi o…
Unuttuğu bir şey vardı: O, sadece bir belediyenin başkanıdır. Nasıl gelmişse öyle de gider! Üstelik, onu, oyuna sokan taraftan bile! Başbakan siyasi bir tavır aldı ve kararını değiştirdi: “Makedonya meydanında devlet parasıyla kilise yapılamaz”, dedi. Ardından Makedon Ortodoks Kilisesine (MOK) yeni kilisenin yapımı için arsa tahsis ettirdi! Burmalı Caminin vakfı olan yeri ise Makedonya İslam Camiasına (MİC) iade edilmedi! Başbakanın emriyle olmayacak şey yoktur. O, verilmelidir dese, hemen verilir! Üsküp’te bir deyim vardır: “Bana mı lo lo lo!”
TC Cumhurbaşkanı Turgut Özal MİC'de

Türklerde bir söz vardır : “Zalimin zulmü varsa, mazlumun Allah'ı vardır…” Bir başkası şöyle der: “Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste…” Bunun bir başkası da: “Değmeyin mazluma, zorla yiğit yaparsın!” gibi söylenir halk tarafından. Halk dediğim, ayrı bir konudur… Onun: “sabrını taşırmayın”… Bu da bir deyimdir… Bildiğim başka bir deyim vardır: “sabrın bardağı dolmuş”! Lütfen taşırmayın Son haberlerden birinde, konudan bahsedilir yer yer şunlar denilmektedir: “…
Makedonya Müslümanlarını temsil eden 76 sivil toplum kuruluşu, Osmanlı eseri olan ve 1925 yılında yıkılan Üsküp'ün Burmalı Camii'nin yeniden inşa edilmesi için… destek istedi. Tam iki yıl önce bu dernekler, ilk önce yardım için Makedonya Başbakanı Nikola Gruevski'ye başvurdu, ama sonuç alamayınca Türkiye ve Arnavutluk başbakanlarına mektup yazmak zorunda kaldılar. (Anayasamızın giriş maddesiyle son maddesini okumanızı öneririm! Oradan bu konuda onların haklı oldukları görülmektedir!)
Makedonya Hükümeti'nin, Üsküp'ün merkez meydanında kilise için öngördüğü arsayı MOK’a vermesi ve “Üsküp 2014” projesinde merkez meydanda Burmalı Camii'nin öngörülmemesi, Makedonya Müslümanlarını temsil eden sivil toplum teşkilatlarını ve siyasi partilerini kızdırdı. Bu dernekler ve siyasi partedonya'nın çok etnikli ve çok dinli yapısının yansıtılması için Üsküp'ün merkez meydanında kilisenin yanı sıra caminin de inşa edilmesi gerektiğini bildirdi… Osmanlı eseri olan ve 2001 yılında kundaklanan Prilepe'nin Çarşı Camii'nin onarılmasıyla ilgili yaşanan sorunlar bu gerginliği daha da derinleştirdi. Ardından yine bir Osmanlı eseri olan Kapan Han ile ilgili Makedonya Hükümeti ve İslam Camiası arasında anlaşmazlık yaşandı… “
Studeniçan Büyük Camii'nde konuşmam
Burmalı Camii ile ilgili iddialar bitmek bilmiyor… Başbakan Yardımcısı Abdülhakim Ademi, MİC Başkanı Süleyman Recebi’nin, Üsküp Kalesinde bir arsa için Burmalı Camiinden vazgeçtiğini iddia etti. Bunu yalanlayan Recepi, Ademi’den sözlerini geri almasını, aksi takdirde suç duyurusunda bulunacağını belirtti. Henüz Ademi ile meseleyi halledemeyen Recepi’ye, bir darbe de PDŞ başkanı Menduh (doğrusu: Memduh) Taçi’den geldi. Taçi, Recepi’yi Arnavut topraklarını kilise yapımı için vermekle suçladı (Arnavut yerine Müslüman deseydi daha anlamlı olurdu - kendine siyasetçi demiş). Onu, Başbakan Nikola Gruevski’yi “kutsamakla” (kullandığı kavram İslami değildir…) suçlayarak, önce Allah’tan (“önce tövbe etmesi” demeliydi – ama o bunu nereden bilsin: Sormaz ki bilsin/ sorsa bilir/ bilmez ki sorsun/ bilse sorar), sonra halktan özür dilemesi gerektiğini ifade etti. Taçi, ayrıca Burmalı Camii yapım heyeti adına konuşan Ramadan Ramadani’yi ‘Arnavut karşıtı gizli servislerle işbirliği yaptıklarını’ söyledi.” (?) (Bu bir Arnavut meselesi değil, Müslüman meselesidir! Kendisine sadece hatırlatayım dedim. O, hala milli oynuyor… Ya da artık…)
İftira bu kadar olur!
Makedonya Müslümanları arasında “ayrışma belirdi” denmesi buradan çıkıyor…
Başta dediklerim doğrulanıyor…
Bu iki zat-ı muhterem, belki kendilerine Müslüman’ım diyorlar, ama her ikisi de “Elhamdüllah Müslüman’ım” diyenlerden değillerdir!
Öte yandan, Türk Demokratik Partisi (TDP) Genel Başkanı Kenan Hasip(i), tüm toplumların yansıtılması için sadece Burmalı Camii'nin yapılmasının yeterli olmadığını, aynı zamanda Üsküp Türk Çarşısı’nın otantik bir şekilde onarılmasının da projeye dâhil edilmesinin gerektiğini vurguladı Bu sözler bağlayıcıdır.
Üsküp'te MİC'in bir faaliyetinden
MİC sözcüsü Abaz İslami, basın toplantısında, Burmalı Camii'nin kendi arsasında inşa edilmesi gerektiğini belirterek, hükümetin ''Üsküp 2014'' projesinin Burmalı Camisi'ni içermediğini, böylece Müslümanların haklarının çiğnendiğini söyledi.
Sıra aldığım en son duyumdadır: “Burmalı cami inşa edilecek. Ancak kendi arsasında değil, verilecek arsada bu olacak…" Eğer bu doğruysa, çifte standartların uygulanması devam ediyor.
Hava daha da kızışacak!
Yazdıklarımın sonuna geliyorum.
Üsküp Müftülüğü yetkilileri geçen hafta Merkez Belediyesini ziyaret ederek, kilise olursa, caminin de olacağını ifade ettiler! Makedonya Müslümanlarının söyleyecek son sözleri bunlardır! Vesselam!
0 yorum:
Yorum Gönder