Bakarsan görürsün, görürsen anlarsın, anladığın kadar da çözersin...


31 Mart 2011 Perşembe

MTV Türkçe yayınları…

Gazetede köşemi yüklemek istemedim. Gazete haftalık… Köşem günlük olamaz. Ondan ötürü de bloğumda yayınlıyorum. Ayrıca gazeteyi kullanıyorum anlamına da gelirdi. Oysa niyetim o olamaz. Gazete kardeşlerimin gazetesidir. Hepsi ‘abi’ diye hitap eder!
Yazıya başlamışken ’Ah bir zengin olsam’ şarkısı aklıma geldi. Evet, bir zengin olsaydım! O kadar zengin olsaydım ki, Makedonya Türklerinin ihtiyacını karşılamak için Türkçe bir günlük gazete çıkarırdım… Meselelerimizi birbirimize değil başkalarına da anlatmak için haftalık Arnavutça bir gazete de çıkarırdım ayrıdan. Haftalık bir Makedonca gazete de çıkarırdım kesinlikle! Çağdaş gettoda kapalı kalmazdım.
Yaşasın Türksat… Yaşasın TV Avaz... Hadi hepsini sıralamayayım...Yaşasın sayısı 250’yi aşan Türkçe kanal… Buna rağmen Makedonya Türklerine özel bir RTV açardım… Kendi sorunlarımızı gündeme getirmek mümkün olurdu… Kadro mu? Keşke sadece kadro sorunu olsun… Kadrolar bir sürü… Onları ödemek de kolay olurdu zengin olsaydım! Boş keseden konuşmak kolay tabii…Üstelik satılacak malım da yok! Parayı verecek tarafı bulmak kolay iş değil! 
‘Karınca ile aslan ve…’ başlıklı yazım gazetede görününce, bir ileti aldım komşu kapıcığım olan yakın Avustralya’dan. Ambalaj içinde yazdığımı belirten Avustralya Türklerinden bir okurumun iletisi uyarı gibi geldi. Kadın bunu hem gülerek hem de ağlayarak yazmıştır her halde… 
Önce iletiden başlayayım:
“Merhabalar, Saygılar ve Sevgiler değerli Avni abiciğim, ‘Karınca’ ile ‘Aslan' ve… başlıklı yazını da okudum. Her yazını okuduğum gibi uzak Avustralya’da…  Bunu  bildirmemin   ne
kadar bir “karınca” işi olduğunu bilemeyeceğimJ. Çok hoş bir yazı 
olmuş. Ancak çok "ambalajlı" yazıldığına anlam veremedim! Kusuruma tutma, ama yazıda, bahsettiğin kişilerin dokunmazlıkları olsaydı, söylemek istediğini satırlara ve onların arasına sığdırarak yazmakta yorulmanı anlardım! Onların kim oldukları bilinen kişiler. Gene de sorayım: Acaba bahsettiklerin kimdirJJJ? Kimlerdir Allah aşkına… Kulağıma fısıldar mısınJJJ, Avustralya’dan senin dediğin gibi ‘baki selam’ - Semra Samet –Al”
Semracığım, sen gerçekten çok uzaksın, ama beni dinle: buraya gelme… Burası bildiğin gibi değil artık… Avustralya’nın çölündeysen, kangurularla beraber yaşasan dahi tavsiyem: orada kal!
Üsküplüler aralarında akraba gibidirler. Semra’yla beni bağlayan şey ailece de yakınlığımızdır. Üsküp’te ünlü rahmetli Kara abanın yakınıdır. Kendisi Kara aba tarafından Kaderi tarikatındandır. Büyük baba tarafından Rufai’yim… Üsküp’te her iki tarikat var… Ne kadar var, nasıl var, orası başka hikâyedir.
Kafama takılan bir soru var: Makedonya Televizyonunun Türkçe Yayınları Sizce Makedonya’da ne kadar dinleniyor? Dilerseniz araştırmayı da yapabilirim. Sadece siz onu benden arayın! Ama bu seferlik pilot bölge olarak Debreyi seçiyorum. Başta resim onu gösteriyor.
Semra sorar herhalde! Debreye gittin mi? Evet gittim. Durumu kendi gözümle yaşadım. Oradan bilgi olarak kaydettiklerimi sıralayayım:
Oradayken aramızda Merkez Jupalılar da vardı. Debre’de MTV Türkçe Programı Debre ile M. Jupa’yı da katan ve onların anlamsız buldukları durumları saydılar bana.     
Onlara göre, anılan program Debre ve M. Jupa bölgesinde çok az veya hiç izlenmeyen bir programdır.
MTV -Türkçe programının, sunmuş olduğu programların halkın ilgisini çekmemesi, sürekli TRT ve kendilerinin yaptıkları programlarının eskilerinin tekrarı, aynı programın bir kaç sefer verilmesi bölgede Türkçe TV programlarının seyredilmemesinde başlıca nedenler.
Türkçe programının çekme gücünün çok zayıf olması, hava değişikliğinden gelebilen arızalar sonucu MTV – Türkçe programları günlerce süren kopukluk yaşanmaktadır. Ardından Debre meseleleriyle hiç demeyeyim ama pek ilgilendiği yokmuş! Orada Dil kurslarının başlamasına rağmen hala onlarla ilgili bir yayın dahi yapılmış değildir.
Uydu kanalların yayılmasıyla herkes uydusunu Türksat’a çevirmiş durumda.
Türkçe programların haberler saati yetişkinler için de ters, o saatlerde evde olmadıkları için haberleri genelde MRTV – Makedonca haberlerini seyretmelerine neden oluyor.
Türkçe programları bu bölgede olup bitenlerle ilgili çok yakından ilgilendiğini söylemek yanlış olur, çünkü genel olarak bakıldığında şu ana kadar her hangi bir program çekimi, belgeseli veya okullarla ilgi bir program sunulduğunu söylemek mümkün değildir.
Semra sorar herhalde! Debreye gittim mi? Evet gittim. Durumu kendi gözümle yaşadım. Oradan bilgi olarak kaydettiklerimi sıralayayım:
Ben oradayken aramızda Merkez Jupalılar da vardı. Debre’de MTV Türkçe Programı Debre ile M. Jupa’yı da katan ve onların anlamsız buldukları durumları saydılar bana.     
Onlara göre, anılan kanal Debre ve M. Jupa bölgesinde çok az veya hiç izlenmeyen bir programdır.
MTV -Türkçe programının, sunmuş olduğu programların halkın ilgisini çekmemesi, sürekli TRT ve kendilerinin yaptıkları programlarının eskilerinin tekrarı, aynı programın bir kaç sefer verilmesi bölgede Türkçe TV programlarının seyredilmemesinde başlıca nedenler.
Türkçe programının çekme gücünün çok zayıf olması, hava değişikliğinden gelebilen arızalar sonucu MTV – Türkçe programları günlerce süren kopukluk yaşanmaktadır. Ardından Debre meseleleriyle hiç demeyeyim ama pek ilgilendiği yokmuş! Orada Dil kurslarının başlamasına rağmen hala onlarla ilgili bir yayın dahi yapılmış değildir.
Uydu kanalların yayılmasıyla herkes uydusunu Türksat’a çevirmiş durumda.
Türkçe programların haberler saati yetişkinler için de ters, o saatlerde evde olmadıkları için haberleri genelde MRTV – Makedonca haberlerini seyretmelerine neden oluyor.
Türkçe programları bu bölgede olup bitenlerle ilgili çok yakından ilgilendiğini söylemek yanlış olur, çünkü genel olarak bakıldığında şu ana kadar her hangi bir program çekimi, belgeseli veya okullarla ilgi bir program sunulduğunu söylemek mümkün değildir.
Uydu kanallarının yayılmasıyla herkes uydusunu Türksat’a çevirmiş durumda.
Türkçe programların haberler saati yetişkinler için de ters, o saatlerde evde olmadıkları için haberleri genelde MRTV – Makedonca haberlerini seyretmelerine neden oluyor.
Türkçe programları bu bölgede olup bitenlerle ilgili çok yakından ilgilendiğini söylemek yanlış olur, çünkü genel olarak bakıldığında şu ana kadar her hangi bir program çekimi, belgeseli veya okullarla ilgi bir program sunulduğunu söylemek mümkün değildir.
Uydu vasıtasıyla Türkiye kanallarındaysa program ve kanalların çokluğu onlara yönelmelerine sebep olarak gösterilmektedir. Reklâma girmeyeyim diye hangi kanalların en çok izlendiğini sormadım kendilerine.
Fazla germeyeyim yazıyı. Hatırlıyorsunuz TRT Avaza getirdikleri eğitim sorunları orada yayınlandığı halde burada kestirildi. Orada şu anda şu anda etnik topluluklar bölümünün başında Eran Hasip var. Onun sayesinde Debre konusu yayına alındıydı. Sunucu kendisini çok sevdiğim Leyla Hüseyin’di. Onun tuhaf tuhaf baktığı " yağmurdan kaçıp, dolya uğramış" birinin durumunda olduğunu gösteren hali yandaki fotograftan belli olmuyor mu?Makinemdeki fotograf neyi anlatıyor size? L. Hüseyin nereye bakıyor dersiniz? Bunun sonucu olarak,  gazeteci veya bir başkasının gazeteciye gelen emri sayesinde ortada kestirilip, yayınsansüre uğradı. Programla ilgili Makedonya Türk Gazeteciler Birliği dahi ses çıkarmadı. Nasıl çıkarsın ki, derneğin başkanı olduğunu Türkiyeli birinden öğrendiğim Zehriyan Salih oradan ekmek yiyor! Semra gene kızmasın bir adı daha anayım: TV Türkçe Yayınları başında Sedat Azizoğlu bulunmaktadır! Adamın amma da reklamını yaptım! Şimdi her kes anladı onun kim olduğunu! Siz bakmayın adı müdür ama o müdür değil, sıradan bir memurdur.
Yazdıklarımda yalan var mı? Allah aşkına söyleyin! En azından bileyim bari! Makedonya'da programı seyredebilenler Debreli Emele yapılanı gördüler…
Soracak olursanız söyleyeyim. İşimde profesyonelim! Gözümden bir şey dahi kaçmaz. Hele fotograf makinem bir kareyi kurtarmaz. Oysa yarım profesyonel bir makinedir. Ama profesyonel makineye değişmem dostumu!
Başka bir ileti gelmişti birinden... Yazdıklarımla Allah'a havale ediyordu beni. Bari onun söylemiyle. O ileti korutulmuştur. Gelen iletilerden olayın sonrası için önemli bulduklarımı koruma altına alırım. Şunu söylemek istiyorum ona: çalışma masamın başında Ankaralı ressam Handan Kayakökü'nün "Gala" Galerisini ziyaretettiğimiz sırada hanımımla bendenize hediye ettiği yağlı boya eseri (Hat) bir andahi aklımdan çıkmayan Yüce yaradanımız Allahı bana hatırlatır gibi duruyor karşımda. Her yazdığım yazı ise onun bana verdiği kuvvet ile yazılmaktadır. Hatta karşımdaki eserde Allah lafzı bir değil birkaç defa yazılıdır! Esma-ül Hüsna ezbere bildiğim adlarıdır bizi yaradanın! El-Hakem onun güzel adlarından biridir. Anlamıysa: 'Hakkı yerine getiren'dir
Makedonya'da var olma sebebi sayılan bir etnik toplumun parasını yiyen,  o parayla ailelerini geçindiren, ve bana göre yaptıkları işle çocuklarına haram yediren, buna karşılıksa kendi toplumunun sorunlarıyla yaşamak istemeyen MTV Türkçe yayınlarında çalışanları kime havale edeyim?
Buradan giderek ona tavsiyem Kur'anı Kerimi ayet ayet bir daha okusun! 
Ona tavsiye edebilirim. Benden küçüktür. üstelik bendenizi çok sayan değerli bir gencimizdir! Durumu düzeltmek yetkisiyse onun elindedir!
‘Sansür ve otosansür’ konusu üzerinde durduğumdan, o yazımın bir daha okunmasını rica ederdim. Çünkü eski sistemde otosansür vardı… Biraz daha ilerledik… Şimdi sansürü yaşayacak kadar zenginleştik!
Semra uzun bir zaman Radyoda yanımda çalışan biridir. Gazetecilikten anlayan kişidir. Ona sorayım şimdi: "Semracığım, sana göre 'ambalajsız' yazı bu mudur?

0 yorum: