Bakarsan görürsün, görürsen anlarsın, anladığın kadar da çözersin...


20 Ocak 2011 Perşembe

Nüfus sayımlarının yenisi on yıl sonra

Gazeteci ve araştırmacı, dahası 1990 sonrası ilk örgütlenmemizde siyasete de atıldığı bilinen Avni Engüllü ile 2011 nüfus sayımlarını değerlendirmeye çalışacağız. Avni Engüllü Türk demokratik birliğinin kurucu meclisinde genel sekreter, 1. Kurultayda Türk Demokratik Birliğinin Genel Başkanı, 2. kurultayda olan üstü olarak düzenlenen ve bir bakıma Dönüşüm Kurultayı’nda Kurucu Genel başkandır. Kurultaya katılan 208 delegenin oyundan 202'sinin alınmasıyla Birliğin Partiye dönüşmesini sağlamıştır. O, kurultaydan sonra Partiyi terk etmemesine rağmen, şu ana kadar neden partiye Genel Başkan adaylığını koymak istemediği bilinmemektir.
Yeni hazırladığı kitabı “TDB’den TDP’ye” her halde bazı sırları ortaya çıkaracaktır.
Bu söyleşideki gaye halkımıza nüfus sayımların önemini anlatmaktan öteye giden bir şey değildir.
Komşu Kosova Cumuriyetinde bu yıl nüfus sayımları olak Ama Avni Engüllü ile olan söyleşimiz Makedonya sayımları üstüne yapılmıştır. O daşöyle başladı:
Nüfus sayımlarının Makedonya için önemi nedir?
Bunu daha iyi anlamak, Makedonya Anayasasından hareket etmemizi gerektirmektedir. Bir mücadelenin getirdiği sonuçlara dayanan içeriktedir o metin. Burada mücadele derken, Makedonya’da kendilerini eşit görmeyenlerin mücadelesiydi dersem yanlış etmeyeceğimi düşünüyorum. Hepsi mi savaştı sorarsanız, o konuyu şimdilik deşmeyeceğim… Onu benim kadar iyi bilenler vardır.
Dönemin Makedonya Cumhurbaşkanı, mücadele sonunda yapılan Ohri Çerçeve Anlaşmasında yer almak gayesiyle, Arnavutlar hariç, öteki milli toplumların siyasi temsilcileri ve kimi aydınlarının katıldıkları bir ortak toplantı yaptı. Bunu hatırlamazsanız o günlerin gazete haberlerine bakınız! Dönemin iki Türk partisi başkanı ve bir Türk aydınının bu toplantıya katıldıklarını göreceksiniz… Onların, o toplantıda temsil etme hakkını cumhurbaşkanına verdiklerini de anlayacaksınız… Ancak bu hakkı vermekle siyasette göz göre göre yanıldıklarını bilmiyordular… Sanırım… Ya aldatıldılar ya da… Bana ait bir sözü burada kullanırsam yanlış etmem: “Sandığımız kadar değil, bildiğimiz ve boyumuz kadar da değil, sadece aklımız kadarız…”
Bu savaş Makedon ve Arnavut savaşı değildi. Savaşın içinde de dışında da duran başka başka kuvvetler vardı… Savaşın içinde iç kuvvetler, dışındaysa dış kuvvetler açıktan belliydi.
Cumhurbaşkanı toplantıya alınmadı ve haliyle Makedonya’nın öteki toplumları da dışarıda kaldılar… Ancak bunun sonucu gene dış etkenin baskısıyla Anayasaya sığdırılan toplumlar, Makedonya’da mevcut sayılarına göre hak sahibi oldular. Anayasanın giriş bölümü şöyledir: “Makedonya Cumhuriyeti vatandaşları, Makedon halkı ve Makedonya sınırları içinde yaşayan Arnavut ulusunun, Türk ulusunun, Ulah ulusunun, Sırp ulusunun, Roman ulusunun, Boşnak ulusunun birer  parçası olarak onlarla diğerleri vatanlarının şu andaki durumu ve geleceğinin sorumluluğunu üstlenerek, bağımsız ve egemen Makedonya devletinin  oluşturulmasında  atalarının  verdikleri  kurban ve çabalarının farkında olup…” sözleriyle Makedonya’da oluşan yeni bir resmi yansıtmaktadır…
Buradan hareketle giriş bölümünde belirtilen her toplum için nüfus sayımlarının gerçekleştirilmesi açısından önemlidir. Makedonya içinse nüfus sayımları cumhuriyetin ve devletin istikrarı ve huzuru açısından önem arz etmektedir.
2011 Yılında gerçekleşecek olan nüfus sayımlarını, Makedonya Türkleri açısından nasıl değerlendireceksiniz?
Makedonya’daki Türkler, var olan konumlarını korumak şartıyla yüz yüzedir. Bu şartı kaybetmeleri, haklarının kısıtlanması anlamına gelebilir. Şimdi bu olamaz derseniz ben sadece sonrasını bekleyip, görmemizi önerirdim. Buraya yine benden bir söz: “Bakarsan görürsün, görürsen bilirsin, bildiğin kadar da çözersin…”
Bakmasına bakıyoruz da ne kadar gördüğümüz ayrı davadır…
Diyorum ve gene diyeceğim:  Anayasamız neyden bahsediyor… Sayıdan… Sayım sözünün kökü nedir gene sayıdır… Siz sayısız bir şey yapamazsınız Makedonya’da. Buradan çıkan sonuç nedir? 2011 nüfus sayımlarını benim nasıl değerlendireceğim değil, Herkesin nasıl değerlendirecekleri önemlidir… Sayımların yenisi on yıl sonradır…
Türkler bunu unutmasınlar! Unutulmasın bu!
Daha önceki yıllarda Türklerin nüfusunun azalmasının altında yatan sebepler nelerdir?
Bu gayet bileşik bir soru.
Son yapılan nüfus sayımlarının sonuçları her taraftan olumlu olarak değerlendirildi. Bunun altında ne yatabilir ki! Olumsuz geçtiler deyemem. Sık kullandığım bir cümle vardır. O da şudur:  “Makedonya’da nüfus sayımları kurşun kalemiyle yapılır”. Buradan hareketle nüfus sayımları sorunsuz geçebilir. Onların gerçek oldukları anons edilebilir… Ama doğruluğundan kuşku da doğabilir.
Kurşun kalemi daha önceki sayımların hepsinde kullanıldı.
1991 sayımları yeni değişen bir ortamda yapıldı. Onlar bana göre siyasi bir nüfus sayımı içeriğindeydiler.
Ondan önceki nüfus sayımları eski düzenin sayımlarıydı. Orada ayrı bir siyaset mevcuttu.
Daha öncekilerde aşırı göç vermemizin cezasını ödedik en başta.
Kendine Türk diyenlerden bazıları başka milletler olarak gösterildi…
Bazıları kendileri başka milletlerden gösterilmesini istedi... Evlerinde Türkçe konuştukları halde başka türlü yazıldılar… O da onların hakkıdır…
Kişisel çıkarlardan Türklüklerini inkâr edenler de oldu. Bu bana göre en saçma şeydi… Ancak gizleyemeyiz… Olduğunu söylemeliyiz. Bu ayıbı işleyenler oldu. İşleyenler bundan utansınlar…
Meselenin altında siyasi etki de vardı. Sonra ekonomik mesele de küçümsenemez.
Arnavut siyasi partilerinin “Sayımız yüzde 30 çıkmazsa, sayımları kabul etmeyeceğiz” tehdidi, Türklerin sayısını etkiler mi?
Siyasete bulaşmış biri olarak, daha başta şunu belirtmek isterdim. Keşke Makedonya’da bizler, sizler ve onlar zamirleri kullanılmasaydı… Hala bu sözlerin hâkim göründükleri müddetçe işlerin doğru dürüst akacağına inanmıyorum. Belki gelecek olan gözlemciler aracılığıyla nüfus sayımları yutulabilecek bir lokma olduğu gösterilebilir. Ancak bunu kabul etmenin doğru olmayacağını rahatlıkla söyleyebilirim. Açık konuşayım: Ben buna inanmıyorum hala. “Görünen köye kılavuz gerekmez” derler… Siyasetçilerden birçok konuşma dinliyorum… Asla birbirini tutmuyor. Halkı şaşırtıyor. Yoksa siyaset yapmayı öyle mi anlıyorlar? Bir türlü farkına varamıyorum. Etrafımda olup bitenleri yaşıyorum. Gözlerime kulaklarıma inanamıyorum…
Söylentiler ardından giden biri değilim. Ama Arnavut siyasi partileri Arnavutların sayılarının nerede olabileceğini benden iyi bilirler. Arnavutların gerçek bir sayıyla gösterilmeleri bizi kesinlikle etkileyemez. Tehdit dediğiniz şu anda hala siyasi görülüyor… Arnavutları şimdiki sayılarından az gösterilmeleri ciddi sorun yaratabilir.  O ne kadardır? Ben orasını bilemem!
Biz de bizim gerçek olarak gösterilmemizden yanayız. Bizim de üç siyasi partimiz var. Söylemlerinde neden sayı kullanmıyorlar. Sirkte değiliz… Siyaset yaptıkları söyleniyor… Evet, siyaset ve sirk sözleri ”s” harfiyle başlıyor, ama anlamları başkadır…
Bu yıl Nisan ayında yapılacak olan nüfus sayımlarından beklentileriniz nedir?
Şimdi konuşmamızda bir gerçek ortaya çıkıyor. Sorduğunuz sorudan sonra hangi sorunuzun geleceğini seziyorum. Oradan hareketle sayımızın beklenen sayı altında gösterilmemesidir. En başta olan beklentim budur… Nüfus sayımları her toplumun sayısını olduğu kadar göstermelidir. Çünkü biz Türkler Makedonya’da yüzde ne kadar çıkarsak önemli değildir diyebiliriz.
Biz ana millet olarak çoğuz. Hayır, o başka konudur. Biz toplum olarak Makedonya’da yaşamaktayız. Makedonya’da sayımızın ne kadar olduğunu da sayımlara katılmakla göstermeliyiz. Buradan giderek Türk toplumunun sayımları ciddiye alması beklentimdir. Bununla Türklüğümüzün mührünü vurmalıyız.
Siz bana bir oran vermiyorsunuz diyebilirsiniz… Sizin beklentiniz o da olabilir… Ben bireyim… Parti değilim… Partiler oran belirtirsinler ve o oranlar gerçeği yansıtırsalar onların ardında duracağımı okurların karşısında söylediğimin şahidi sizsiniz.
Türklerin sayısını tam olarak gösterilmezse Makedonya’da demokratik bir nüfus sayımının yapıldığını söyleyemem. Tek kişi kalsam dahi bu düşüncemden kimse caydıramaz. Partilerimizin de gerçek sayımızda bir anlaşma göstererek o oranı bildirirsinler! O sayı altında kalmamız durumunda nüfus sayımlarının sonuçlarını ortakça kabul etmediklerini ilan etsinler… Renklilik göstermelerine rağmen, Türklerin ortak çıkarından olan konuda birleşmeseler benden bir öneri gelecektir: Lütfen partilerinin adlarından “Türk” sözünü çeksinler!






Nüfus sayımlarında başarılı olmak için hangi kurumlara ve bireylere ne gibi görevler düşüyor?
Burada takıldık galiba… Bizim hangi kurumlarımız var? Bana göre bu söz birazca büyük bir sözdür. Bizim Makedonya’da üç partimiz vardır… Ülkemizde toplumsal mesele olması gereken nüfus sayımları hala siyasi meseledir… Buna göre en büyük görev onlara düşmektedir. Tavandan konuşmalara son verip, tabana inmelidirler… Siz kurumlarımızın var olduğunu söyleyebilirsiniz, ama ben onların var olduklarını kabul edemem… Onları sahada görmüyorum…
Bireylerin ne yapması konusunda az çok önceki cevaplarda değindim. Ama gene de tekrarlayayım. Latince öğretilirken, “repetitorium est mater studiorum” (“Tekrarlamak öğrenmenin anasıdır” gibi çevrilebilir) sözü vardır. Ben de ona uyayım.
Sayımlar bizi hazırlıklı bulmalıdır. Hazırlıklı olmamız için parti, dernek, birey ne varsa hazırlıklı olmalı. Varlığımızın gerçeklerini sergilemek için birlik olmalıyız… Makedonya’da demokrasi için çalışmalıdırlar… Türklüklerini unutmamalıdırlar… Önemsemelidirler. Bu aslında her yönden hazırlıklı olmamızı gerektiren bir harekettir… Biz bunu sezmezsek yanlış yapmış oluruz. Yanlış sözünden bir başka özlü sözüm aklıma geldi. Sırası gelmişken onu da anayım: “İşlenen yanlıştan sonra, çözüm yolları çok olur…” Evet farkındayım… Ama bilin bu sözün tek geçerli olmayan yer nüfus sayımıdır. Bu bizim isteğimize bağlı bir konu değildir. Bu, sıradan bir konu değildir. Çünkü yeni sayımlar on yıl sonra yağılır. On yıl içinde bu konu oturur ve düzeltmek da haliyle imkânsız olur. Nüfus sayımlarında yapılan yanlışın toplum olarak bizim için ağır sonuçlar doğurabileceği bilinerek, her tarafın çalışmaları tek yöne doğru çevrilmelidir. Her tarafın dedim… Kendini muhalefet bilenler bu dönemde muhalefet olmamalıdır. Muhalefet olmayı şu andan unutmalıdırlar. Bu seçim değildir. Onlar konunun derinliğini bilmekle Türk olduklarını unutmayarak çalışmalıdır.
Halkı bilinçlendirmek adına bu kuruluşlar veya teşkilatlar ne gibi faaliyetlerde bulunmalıdır?
Şimdi daha iyi oldu sorunuz…
Bizde iyi kötü kadın teşkilatlarının buradaki önemini hissetmekteyim. Onlar ev ev gezmek imkânına sahiptirler. Kadınlarımızın teşkilatları aileleri bu konuda aydınlatmaya ve bilgilendirmeye müsaittir. Bunu yapmaları gerekmektedir.
Onların ardından gençlik teşkilatlarımız gençler arasında çalışmalıdır.
Makedonya’da bir sürü dernek vardır. Dernekler her hangi alanda faaliyet gösterseler göstersinler, etkinlikleri dâhilinde çalışmalarla halkımıza ulaşmalıdırlar. Önemli olanı birbiriyle organize olarak çalışsınlar. Aralarında dağınık olmasınlar… Uyum sağlamaları çok gereken bir meseledir.
Gerçek anlamda sivil toplum kuruluşu biz de pek azdır. Ama onlar da nüfus sayımlarına kadar sesli ve hareketli olmalıdır diye düşünüyorum…
Yalnız gene daha önceki sorularınızda belirttiğim gibi bu görev ağırlıklı olarak Partilerimizin ilgisinde bulunmalıdır. Bunu vurgulaya vurgulaya söylemekteyim. Kimseler partilerin görevlerini gerektiği kadar görmeyebilirler, ama o onların fikridir. Beni bağlamaz…
Bu dönemdeki çalışmalarımızda önemli olanı stratejik birliği sağlamamızdır. Stratejik birlik sağlandığı sürece herkesin aynı doğrultuda çalışmaları düzene sokulur.
Allah aşkına, bana söyleyin: hangi dernek bağımsız çalışıyor ki… Kendimizi boş sözlerle aldatmayalım. Hadi bu dernekler bir yere bağımlı çalışırlarsa çalışsınlar. Yeter ki durmasınlar… Çalışsınlar.
Bağımsız çalışan derneklerimiz var demek isterdim. Nedir ki öyle görünenler bir başka yere bağımlıdır. O da birlik olmamıza en ağır darbeyi indirecek türden bir biçimde çalışan ve sözde bağımsız olan bu dernekler, bari bu konuda aynı noktadan hareket etmelidirler. Şu anda kendimizi göstermek, milletsever olmamızı gerektiriyor.
Bu iş boy göstermek, kibir işi değildir.
Bu iş sadakat işidir. Aramızdan herkes birlik olmalıdır. Bu bizim milli görevimiz olarak hissedilmeli… Öyle de algılanmalı…
Bu seferlik son soru olarak Makedonya Türk halkına ne gibi bir mesaj vermek istersiniz?
Bizim halk bilinçli halktır. Benim her mesajım fazlalık olur. Onlar ne yapacaklarını iyi bilen bir milletin evlatlarıdır.

Ama siz verin dediğinize göre, mesajım ne olabilir ki:
Birlik olun, ne olduğunuzu unutmayın, kendinizi hissettiğiniz gibi yazdırın, nüfus sayımı önce yapılacak faaliyette aynı doğrultuda çalışmaya gayret edin.
Unutmayın ki, “sürüden ayrılan kuzuyu kurt kapar!” (YB, Üsküp, Sorular: Bünyamin Liman)

0 yorum: