Bakarsan görürsün, görürsen anlarsın, anladığın kadar da çözersin...


15 Ağustos 2011 Pazartesi

Çekirdekten eğitimci...

Prof. Dr. Aida İslam çocukluğundan bildiğim biridir… 1966 yılında Üsküp’te doğdu… Müzik Sanatı Fakültesinde (MSF) “Makedon bestecilerinden, çekimi yapılan piyano müziğinin yöntemsel yanları” konusuyla 2002 yılında Mastıra yaptı. Üsküp MSF’nde ”Osmanlı müzik kültürünün Makedonya Türk toplumunun çağcıl müzik kültürüne etkileri” konusuyla doktorasını başarıyla savundu. 1987-2000 yılları arasında Üsküp’ün “İliya Nikolovski - Luy” Müzik ve Bale Eğitimi Okulu Merkezinde hocalık yaptı. 2001 yılından itibaren gene Üsküp’te “Kliment Ohridski” Pedagoji Fakültesinde çalışmaktadır.
Prof. Dr. Aida İslam’la söyleşiyi kısa tutmak istedim. Zira sorularımı arttırabilir, cevapları uzatabilirdik. Kısa olsun öz olsun dedim. Zaman içinde çalışmaları hakkında bilgileri sunmak açısından görüşmelerimiz sık olsun istedim.

Aida derken anneniz Nisal Bayram hemen aklıma gelir… Kendisiyle yakınlığımız eskidendir… Sonra dedeniz Süleyman Aşki… Ailenizin Türkçe eğitime katkıları olan bu iki kişiyle başlayayım… Önce annenizi anlatır mısınız?
Annemi kısaca anlatmak mümkünse şunları diyebilirim: iyimser, alçakgönüllü, dürüst,  aşırı prensipli, zamanını değerlendirmesini bilen, çok kitap okuyan ve herkese saygısı olan bir kişiliğe sahiptir. Onun bu nitelikleri benim de hayat yolumu aydınlatmış, bana yol açmıştır. Korkuyorum ki gerektiği kadar onu anlatamadım… Ona minnettarım.

Anneniz kardeşimin Tarih hocasıydı… Dedeniz Süleyman Aşki rahmetli babamın ilkokulda öğretmeni. Bende dedenizin resmi dahi mevcuttur. Sizde dedenizin resmi var mı?
Maalesef hayır. Resimde olsa dahi görmedim dedemi!. Hakkında bile bildiklerim kale alınacak değildir.

Ben anlatayım okurlara… Değerli bir eğitimci… Özgürlükçü… Mütevazı… Halkını seven… Halkını sevdiği için de Gilan’da haksız yere aynı günden ve aynı sebepten kurşuna dizilen üç kişiden biridir. Babam, öğretmeninden öğrendiği bir şiiri öğretti bana: Kafes ve kuş… Sonra kardeşlerime de öğretti… Siz bu şiiri bilir misiniz?
Hayır, bilmiyorum.

Aslında onun şiir defterinin arayışı içindeyim. Nedir ki, bu konuda önüm hala kapalı. Dedenizin resmini gösterdim. Andığım şiire gelince onu da söyleyeyim: Kafes ve Kuş

“Şu yaldızlı, süslü yeni kafesin
Sahibisin ey sevimli güzel kuş
Ne tatlıdır kafesinde bu uçuş
Lakin öt de işidilsin hoş sesin!
Eksiğin ne? Yatağın var yosundan;
Sarayının balkonları hep telli;
Yemek de bol, pek rahatsın besbelli…
Şikâyete hiç hakkın yok ya Bundan?”

“Yanlışın var küçük beyim, efendim!
Altın kafes, yosun yatak, bol yemek;
Sanır mısın beni memnun edecek?
Hayır, hayır… Ben bunları sevmedim.
Hani benim serbest yuvam, vatanım?
Hani orman, hani dağlar, ovalar?
Ben öterim, fakat kalbim kan ağlar!
Kafes, güzel… Lakin benim zindanım!
Serbest olsam, kalmaz ne dert, ne tasam;
Dilediğim şudur her bir nefeste:
Hürriyette yaşayayım, yaşarsam!

Teşekkür ederim. Bunu beklemiyordum. Bana iki önemli an yaşattınız… Beni duygulandırdınız.

Dedeniz eğitimci… Anneniz eğitimci… Yanılmazsam babanız da eğitimciydi… Prof. Dr. Aida İslam da eğitimci. Sizi başta anlattım. Onlara katacaklarınız var mıdır?
Liseyi bitirdikten sonra Müzik Fakültesi piyano bölümünden mezun oldum. On dört yıl orta müzik okulunda piyano hocalığı yaptım. Bu dönemde yetenekli olan öğrencilerimle yüksek basarılar elde ettim.  Mesela: yarışmalarda birincilikler, Roma, İstanbul, Belgrat gibi şehirlerde konserler vs. derken, on yıldır Pedagoji Fakültesinde öğretim üyesiyim. Yanında bilimsel çalışmalarım da olduğunu anmalıyım…

Müziğe müptelalığınız nasıl başladı? Neydi sizi müziğe bağlayan?
Benim müziği sevmem için rahmetli babama borçluyum. Sekiz yaşındayken daha beni müzik okuluna kayıt eden o oldu. Kendisi müzisyen olmamasına ragmen, çok iyi kulağı olan ve müziği çok seven bir kişiydi. Yıllarca piyano çalmam beni müziğe öyle bir bağladı ki, onu meslek olarak seçmeme sebep oldu.

Makedonyalı Türk gençleriyle çalışıyorsunuz… Onların dersinize karşı ilgilerini nasıl buluyorsunuz?
Mesleğimi çok seviyorum… Onunla birlikte talebelerimi de… Onlarla çok iyi bir diyalog kurmayı başaran biriyim. Bari ben öyle sanıyorum! Onların müzik dersine karşı olan ilgilerinden de gayet memnunum. Başlıca hedefim, geleceğin anaokulu ve ilkokul öğretmenlerine müzik kültürünü sevdirmek, onlara temel müzik bilgilerini vermek, onlar iyi ve kaliteli egitimci yapmaktır. İnşallah, bu girişimlerim faydalı oluyordur. 

Geçmişte Makedonya’da Türk müziği ne kadar anlaşılmış bir müziktir? Öteki milletlerin müziğinde ne kadar varız? 
Birçok milletin yaşadığı bir toplumda karşılıklı etkileşim sürecinin mevcut olması gayet normal bir olaydır. Nedir ki, Osmanlı ayağının bastığı her toprakta Türk kültürünün değerce hissedilir bir kültür olması nedeniyle, Türk müziğinin de izleri cok belirgindir. Bu ozellikler en basta usul birimlerinde ve melodik yapıda görülmektedir. Usul bakımından bütün Balkan ülkeleri halk müziğinde aksak usul mevcuttur. Yani, cok sayıda Balkan milletlerinin benimsemiş oldukları 5/8, 7/8, 9/8 vs. gibi ritimler esasta Türk müzik kültürüne ait olan bir özelliktir.

Bu durum günümüzde nasıldır? Farklılık görmek mümkün mü?
Bugün Makedonya’da yasayan Türk toplumunun müzik geleneklerinde bazı değişiklikler meydana gelmistir. En basta, küreselleşmenin oluşturduğu bir durum olarak geleneksel çalgılar (saz, kanun, ut, cümbüş, ney vs.) günden güne ortadan kalkıyor, yerine batı ve elektronik çalgıları giriyor (örneğin elektrikli klavye gibi). Bundan mada, Rumeli olarak bildigimiz repertuar da gunden gune darlanarak, yerini cagdas muzik eserlerine vermektedir.

Müzik insanları yakınlaştırır. Dünyada sizce bu etki seziliyor mu ve ne kadardır?
Teknolojinin dev adımlarıyla gelişmesi Dünya’ya büyük bir köy (taşra) özelliğini vermektedir. Bunun etkisi genel olarak kültürün homojenik özelliklerini kazanmasında en belirgindir. Bu olgu, ozellikle genç nesiller arasında yaygınlığını göstermektedir.  Müzik alanında küreselleşmenin verdiği belirtilere gelince, bunların başlıca görüldüğü yerler: dinlenen müzik repertuarı (yani büyük oranda yabancı repertuarların hâkimiyeti), müzik çalgıları (geleneksel halk çalgılarının modern elektronik çalgılarla değiştirilmesi) ve çok müzik türlerinin artması izlenmektedir.
* * *
Anılması gereken daha çok şey vardır Pof Dr. Aida Bayram derken. İzninizle bari bunları da anayım: Eserleri! “Türk müziğinin ses sistemi” (Тонскиот систем на турската музика) Makedonca dilinde, “Üsküp Radyosu Türkçe Program Bölümünün Kültürel Rolü” (Културната улога на Редакцијата на Турската програма на Радио Скопје – The Cultural Role of the Turkish Music Department at Radio Skopje) Türkçe, Makedonca ve İngilizce olarak üç dilde, ayrıca “Makedonya’da Piyano Sanatı Ve Pedagojisi” (Пијанистичка уметност и педагогија во Македонија) Makedonca dilinde yayınlanan eserleridir.
Zira andığım eserleri yanı sıra uluslar arası konferans ve bilgi şöleninde sunulan otuz kadar bildirisi vardır.

0 yorum: