Bakarsan görürsün, görürsen anlarsın, anladığın kadar da çözersin...


17 Eylül 2010 Cuma

siyah beyaz

evvel zaman içinde
kalbur saman içinde
biz minderliklerde otururduk
kırmızı kedi bastı kadifeden

şilteler boydan boya odalarda
sonra o dembelek yastıklar
bir o kadar güzeldi
fisto işli yaygılar
çiçek açardı köşelere konan
kapatma işli köşe yastıkları
ortaya yayılırdı bir bütün kilim
boşnak işi
belki köşeye yerleşmiş dururdu
zenginliği hatırlatan demir karyola
bir şeyler değişti daha sonra
neredeyse aynı döşeliydi evlerin içi
dışı da farksızdı birbirinden
şerafettin nebinin fırçalarından
duvarda duruyor hatıradan çizilen evim
işte hayat
solda sofalık
sağda babamın odası
devamda sandık odası
araya sıkışmış gezinti
sofalığın devamında büyük oda
bugünün adıyla salon
kümbet
üstelik duvara gömülü
hamamcık da oradaydı bugünün banyosu kılığında
bilmem duvarlarda raflarda duran ayvalar
hala eski tazeliğiyle orada mı
kim bilir neler oldu sonra
gül dolu bahçemizle
kırmızı pembe güller nazlı nazlı
şimşirler köşede top örneği
unutmam o sulu armutları avlumuzda
sakıp efendilerin fingosundan alırdım mahallemizi elime
aklımda ulviye hanım
oğlu agahla üç kızı oradaydı her zaman
avlulularında hıdrellez salıncağı
bir zamanlar bunların hepsi vardı içimizde
çünkü bizde içindeydik mahallede herkesin
bir zamanlar dediğim zaman
siyah beyazdı sinemalardaki filmler
daha sonra televizyonda olduğu gibisinden
ama hayatlar rengarenkti üsküpte
şimdiyse
her şey renkli
sinemalarda
televizyonlarda
bir parça beyaz bulabilirsiniz belki
hayat siyah beyaz bu kentte

0 yorum: