Bakarsan görürsün, görürsen anlarsın, anladığın kadar da çözersin...


8 Temmuz 2011 Cuma

1945-2002 (4 ) yılları arasında Makedonya Cumhuriyeti’nde sayılarla Türkler (1)

Makedonya Cumhuriyeti’nde nüfus sayımları, eskiden beri Makedonyalı Türkler için hayati bir mesele olduğunu göstermiş, onlar açısından önemini korumuş bir konudur. Hatta zaman içinde önemi giderek artmış bir mesele oldu. Olması da haliyle yerinde bir konudur. Makedonya’da yaşayanların kendi dediklerine bakarsanız sadece Makedonya Cumhuriyeti denen bu ülkede 2 milyon kadar halkın sayısı belki de katlanabilir. İster inanın ister inanmayın 4 milyona da çıkarabiliriz. Sonra birileri “Büyük Makedonya”dan bahsediyorlar! İşte Makedonya Cumhuriyeti ‘keyiflere’ göre nasıl kolayca büyüyor.
Burada nüfus sayımlarından çok önemli bir mesele daha var: Makedonya cumhuriyetinin adı konusu. Düşünün hele: kendi devletimizin adını bir başkaları kararlaştırmak istiyor! Öyle de olacak. Başkalarının gene ‘keyifleri’ için Makedonya uluslar arası kapsamda olsa dahi ad değişikliği yaşayacak bir devlettir! Ama bu konuyu bir başka yazıya bırakayım!

Nüfus sayımlarından gerçekte 2001 yılında yapılması gerekenler 2002’ye ertelendi. O zaman Makedonya’da ‘havalar çok sıcaktı’ diyelim. 2011 yılında yapılması gerekenler de “havanın daha serin olması için 1-15 Nisan 2011 tarihine alındı. Nüfus sayımları yeni bir alışkı aldığına göe 2021 sayımlarının tarihi bilmem ne zamana kalır. Ama bildiğim tek şey, o zaman her şey bilgisayarla çözülecektir. Şimdi her kurum bilgisayara sahip!
Buradan çıkarılacak birçok anlamdan biri: Makedonya’daki nüfus sayımları sadece Türkler açısından değil, diğerleri için de uzun bir dönem daha öneminden kaybetmeyecektir! Gönül diler ki bu dönem dönem kalır da “çağ” olmaz!
Genel bakıldığında, Makedonya’daki Türk nüfusla ilgili veriler yayınlanıp bildiriliyorsa da bu konunun devamlı açık kaldığı izlenmektedir.
Bir başka konu da var, bir ülkede istikrar açısından nüfusun önemli görülmesi mümkün olabilir. Hele hele Makedonya gibisinden bir ülkede nüfus konusunun çok duyarlı bir mesele olduğunu kabulleniyorsak, bunun da ayrı bir mesele olduğu sonucuna varılmaktadır.
Her üç nedenden giderek bu konuya eğilmede belirtilenler de bir çokgen içinde değerlendirilmelidir.

* * *
Makedonya’da nüfus sayımlarına dayanan verilerden hareketle Makedonya nüfusu içinde sayılarla Türk nüfusunun dökümünü yapmadan, Makedonya derken, konumuzun bölgesel bir sınırlamasının da olduğunu hatırlatmak yerindedir.
Bilinen bir gerçektir ki, Makedonya tam bölgesel bütünlüğünü yalnızca Osmanlı Devleti’nde yaşamış bulunmaktadır. Bu bölgenin daha sonraları Avrupa’nın Balkanlar politikaları doğrultusunda değişiklikler yaşadığını da anmalıyız. Osmanlının Balkanlardan çekilmesinden sonra Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı ve bunun devamı olan Yugoslavya Krallığında ‘Güney Sırbistan’ ve ‘Vardar Banlığı’ (Vardar Düklüğü) adıyla anılan bu bölgenin asıl adı olan ‘Makedonya’ kelimesine resmi olarak rastlamak mümkün değildi.
2. Dünya savaşı yıllarında Makedonya’yı ikiye ayrılmış görmekteyiz. Günümüz Makedonya'sının sınırları içinde bulunan bu bölgenin Doğusu Bulgaristan altındayken, Batısı İtalya elinde görülüyorsa da, dolaysız olarak Arnavutluğun ilgisindeydi. Haliyle Makedonya yine Makedonya değildi.
Eski Yugoslavya’nın kuruluşuyla bu bütünlüğü oluşturan federe devletlerden birinin Makedonya olması kararıyla günümüz Makedonya’sının devlet olarak oluşumundan artık söz edilebilir.
Buradan giderek konumuz günümüz Makedonya’sı sınırları içinde kalarak meseleye yaklaşmaktadır.
Konuya girmeden önce değinilmesi gereken ikinci bir mesele daha var. Osmanlının Balkanlardan çekilmesinden sonra bu bölgelerde Avrupa politikalarının ölçü ve anlayışına dayanarak oluşan devletlerde Avrupa’nın çok bilinen bir anlayışının hâkim olduğunu bir daha anmakta fayda vardır. Sizlerinde bildiğiniz gibi, Avrupa’nın en çok Müslüman unsurundan arınması politikalarının sonucu olaraktan Avrupa’da Müslüman ve Türk kelimelerinin anlamlarının aynı içerikle kabullenmesini halen yaşamaktayız. Müslüman’ın Türk anlamına geldiği, Türkün Müslüman anlamını verdiği zihniyeti içinde olan Avrupa’nın bu anlam kargaşası içinde bulunmasının, Osmanlının çöküşüyle kurulan devletlerde de aynı anlamın farksız yansımasının örneğini son Bosna savaşında bile yaşadık. Orada Sırp ve Hırvatlar Boşnakları değil “Türkleri” öldürüyordular!
Dahası Kosova olaylarında Sırplar Arnavutları değil, Müslümanları öldürüyorlardı. Kosova ve dolayısıyla Sırbistan veya daha geniş olarak Yeni Yugoslavya’nın yıllarca izlenen politikalar sonucu Türklerle meselesi “göçle” bitmişti sanılıyordu. Tutmayan bu tez itibariyle, Kosova’da Arnavut demek Müslüman demekti, Müslüman’ın Arnavut anlamına geldiği gibi. Müslüman genellemesiyle Türk Kavramı arasındaki anlam karışıklı Avrupa için biten bir olay değildi hala!
2001 Makedonya olaylarını değerlendirdiğimizde, ilk bakışta Makedonlarla Arnavutlar arasında olan durumun temelinde Hıristiyan- Müslüman çatışması duygularının yattığını Hıristiyan kesimin, Müslüman Türklerin ev ve çalışma yerlerini, Türk-İslam eseri olan camileri kundaklaması geçmişten bugüne uzanan anlayışın devamıydı. Kim ne derse desin bunun tersini kabullenmek mümkün değildir.
Yine Krallık Yugoslavya’ya bir dönelim. Birazdan ileri sürülen bu zihniyet içinde olan bir Yugoslavya’da Müslüman kesim Yugoslav Müslümanları olarak kaydedildiği halde, Müslüman nüfusun sayısı tam belirtilmiş olsa bile, Müslüman toplulukların milli mensubiyetine dayalı sağlam verileri bulmak zordur. Kaldı ki, bu kapsamda konumuz olan Makedonya nüfusu içinde Türklerin sayısını göstermek varsayımdan öteye gidemez. Bize önemli olanı, burada bir Türk toplumunun hayatını devam ettirmiş olmasıdır. Hatta Krallık Yugoslavya’da okullarda bir dönem Türkçe tedrisatın yapılması, bundan sonra sadece Türkçe dersinin okutulması(1) gibisinden veriler, bu toplumun buralarda asırlarca varlığını sürdürmüş, sonralara doğru etkisini sezdirmiş unsur olduğuna işaret etmektedir.
Osmanlıdan sonra iki krallık içinde Makedonyalığını yaşayamayan Makedonya, 2. Dünya Savaşında yeni bir bölünmeyle yüz yüzedir. Daha önce de anıldığı gibi Bulgar istilası altında bulunan Doğu Makedonya’da Avrupa’nın Balkanları Müslüman unsurdan arıtma politikalarını esas alarak, ilk aşamada en azından Müslüman nüfusu etkisiz kılabilmek için, Bulgaristan Çarlığının Makedonya’da Müslüman kesimi, milli mensubiyete dayanarak, bölmek bölüştürmek çabası içinde olduğu gözlenmektedir. O dönemde Makedonya’nın bu kesiminde yani doğusunda Türk, Arnavut ve Çingenelerin yaşadığını görmekteyiz. Hatta Bulgar idaresinin verdiği kimlik belgelerinde ilk bakışta daha fark edilecek ayrı birer işaretle milli mensubiyet belirtilmekteydi(2). Bunlar yanında Makedon’ca konuşan Müslüman topluluğun Bulgar Müslümanları olarak kabullenmesiyle, Müslüman toplulukların Hıristiyanlar karşısında azınlıkta olduklarının yansıtılması istendiği belli olmaktadır. Hatta tümünün değişik milli topluluklardan gelmelerine rağmen, Hıristiyanları yalnızca Bulgar kabullenmekle, Bulgar idaresi, değişik milli mensubiyetli Müslüman topluluklar yanında, dini Hıristiyan ve milli mensubiyeti Bulgar olan daha ağırlıklı bir çoğunluğu sağlamak için gayret sarf etmiştir(3).

(Devam edecek)

0 yorum: