Bakarsan görürsün, görürsen anlarsın, anladığın kadar da çözersin...


9 Şubat 2011 Çarşamba

Bir başkadır memleketim - Kalkandelen…

Bu sefer Kalkandele’nin nabzını yoklamak istedim… Kaç vuruyor diye… Yanlış ölçmemek için  onu Kalkandelenli biriyle ele alayım dedim. Biri derken, Türk Demokratik Partisinde (TDP) TDB döneminden rahmetli Nuri Abdullahi’nin kızı Dr. Seyhan Abdullahi’yi seçtim… O, doktor olmasına rağmen öğretmenlikle halkına yardım etmeyi seçmiş biri… Eğitimin ağrıyan yaramız olduğunu gören biri… TDP Kadınlar kolu başkanıdır. Birçok faaliyetine tanığım… Onları buraya sığdırmak mümkün değildir… Hepsi bende kayıtlıdır… Genç, konuşmasında enerjik, güleç yüzlü, iletişimi kolay biri o… Hem doktor hem öğretmen mesleği onu ister zaten…   
Mevki sahipleri ve bazı görevlileri tasvir eden şiirlere tarifat derler. Divan edebiyatı nazım türüdür. Birkaç beyitlik bendler halinde yazılırlar. Sâfi Kasım Paşa’nın, Kalkandelenli Fikri’nin, Gelibolulu Mustafa Ali’nin, Yenişehirli Avni’nin ta’rifatı vardır. Seyhanın bir tarafı Kalkandelen... Bir tarafı Üsküp... Başa Kalkandelenli Fikriden bir örnek vereyim öyleyse:
Nedür bildüm mi defter-dâr efendi
Eğerçi bir iki üç var efendi
Kiminün işini altun iderler
Kimin ma’zül kimin mağbûn iderler
Olardur sâ’i-i genc ü hazînle
Olardur sâhib-i mâl u define

Tarifat yazabilseydim Dr. Seyhan Abdullahi'ye yazardım yazardım. Çünkü o onu hakkediyor... tarifat yazamadığıma göre konuşmamıza başlayayım:
Kalkandelen’de ilköğretim değerlendirilirse, nasıl bir sonuca varabiliriz?
Kısacası durumun iyi olduğunu söyleyemem.
Kalkandelen’de değişik etkilerle Türk okulları olarak çalışan kuruluşlarda sınıflar durumuna düştük. Sınıflarsa giderek önemini kaybediyorlar.  Okullarda kabarık sayıda öğrencilerimiz varken şimdi ancak birer sınıf açılabilmektedir.  Kendini  Türk  bilenler değişlik etkiler sonucu çocuklarını başka dilde okutmaktadırlar. Suçluyu  bulmamız  gerekirse, suçluların sayısı çoktur.  
Mesela devlet konuyu hafife almakta…  Devamda kitaplar sorunu geliyor… Oysa cezayı çekenler çocuklarımız oluyor… En başta öğretmen yetersizliğini anabilirim. Öğretmenin ders sayısının doldurulması için her tür dersi vermek durumunu yaşatmaktadır. Emeklilik yaşının yükseltilmesini de anmalıyım… Emekleri geçen ve elleri öpülesi yaşlı öğretmenlerimiz gayret sarf etseler de bu günün şartları ve gereklerine uymakta zorluk çekiyorlar maalesef. Öte yandan gençler sokaktadır.
Şunu anmalıyım: Makedonya Türk toplumu olarak bu durumu çözemezsek, sonuç olumsuz yöne doğru gelişecektir! Bunun ardından doğacak durumun sorumlusu her halde Türkler hissedecekler... Ama sadece Kalkandelen Türkleri değil... Makedonya Türklerinin hepsi de hissedecektir bunun sonucunu!
Şu andaki durumu okul, sınıf, öğrenci sayısı ve başka konularla açalım… Ne dersiniz?
Kalkandelen’de  üç  dilde  eğitim görülen  iki  ilkokuldan biri İstikbal İO’ dur. Burada 1. sınıftan 8. sınıfa kadar (dokuz yıllık programla: 1. 18, 2. 13, 3. 7, 4. 6, 5. 7 öğrenci, sekiz yıllık programla: 5. 14, 6. 21, 7. 19, 8. 17 öğrenci) birer sınıfımız vardır. Benim,  kardeşlerimin, yeğenlerimin okudukları okuldur. O  okula  karşı hislerim ayrıdır. Doktor  olmuşsam,  eğitim  köklerim oradandır. Beni yetiştiren öğretmenlerin haklarını ödeyemem.
Bratstvo-Migeni ikinci okuldur. Burada eğitim üç dildedir. Okul binasının küçük oluşundan Türk  ve Arnavut  sınıfları oradadır.  Makedon  sınıflarına yeni bina yapıldı. Türk  dilindeki  sınıflarda  öğrenci  sayısı  çok  az  olduğu  için  karma  sınıflarda  ders  yapılmaktadır. Bu sene  1. sınıfa  sadece 6 öğrenci yazılmış. Oradaki  eğitim  4. sınıfa kadardır. Ondan sonra öğrenciler İstikbal’e devam etmektedirler.
Kalkandelenli birçok ailenin çocuklarının başka dillerde okumalarını görünce, okullarımıza sahip çıkma gerçeği belirmektedir. Okul içi ve dışı sezilen değişik propagandalara Türklerin kulak asmamaları gerekir.
Burada görev en çok Partiler ve sivil toplum kuruluşlarına düşmektedir. Onlar bu yolda çok gayret göstermelidir. Ama bu gayretler hala sezilmiyor maalesef...
Kalkadelen’de kültür hayatını taşıyan ‘Yeni Hayat’ var, ‘Kalkan’ var. O derneklerin şimdiki faaliyetleri nasıldır?
‘Yeni Hayat’, tıp  diliyle  ‘yoğun  bakıma’  girmiş  ve  son günlerini  yaşamaktadır. Buradaki  Türkler bu çöküşü hissetmektedirler. Festivallerden birincilikle  dönen  eski Yeni Hayat’ın    sadece  adı  yeni.  Derneğin  eski haline dönmesini isterdik… Onun şu anda sadece ilahi grubu çalışmaktadır.
Kalkan  ise  gençlerin  toplandığı  bir  dernektir. İyi  çalışıyorlar. TİKA’nın yardımları  ile projeler  ve faaliyetler  düzenliyorlar. Hiç değilse  bir şeylerle uğraştıkları  bellidir. Ama  Kalkandelen’de  diğer   dernekler  gibi  parasızlıktan  yakınmaktadırlar. Türkiye’den  maddi yardım  gelince projelerini  gerçekleştiriyorlar.
Kalkandelen derken, kültürü olan bir şehir geliyor aklıma. Bunu, eserleri ve kültürel yaşayışıyla resimleyebilir misiniz?
Dışarıdan gelenler Kalkandelen’e hayran olurlar: Alaca  camimiz, Harabati  Baba  Tekkemiz, Kalemiz, hamamımız  var. Kent baştanbaşa bir Müslüman Türk kentine kokar… Eskiden yapılan haksızlıklar da yok değil… Merkezimizde bir Dubban camimiz yok mesela… Evlerimizin duvarları yıkıldı… Kalanlara ne kadar sahip çıkıyoruz? Kalkandelenli olanlar evlerinde Türkçe konuşurken, bir başka dile meyil gösterdiler. Bunlar artık nüfus sayımlarında bile kendilerini başka türlü yazdırmaktadır. Sayılar onu gösteriyorlar. Üsküp’te, Gostivar’da Türk olmağa benzemez Kalkandelen’de Türk olmak…
Kalkandelenliler  örf  ve  adetlerine eskisi gibi  olmasa da  düşkün bir  halktır. Hala düğünlerimiz  40  sene  önce  gibi  haftalarla  sürmektedir.
Fakat  iş  bununla bitmiyor. Hayatımızı düğüne benzetmeliyiz. Buysa o hayat için beraberce çalışmaktan geçer.
Kalkandelen ayrıca bir üniversite şehridir. Bu konuda yapılması gerekenler nedir?
Kalkandelen üniversitelerinde  bazı  fakültelerde  Türk dilinde bölümlerin  açılması  taraftarıyım. Çünkü  bu  gibi  bölümlerin açılması biraz da buradaki  halkın  düşüncesini değiştirilebilir. Türk öğrenci  sayısının  azalması   üniversitelerin Arnavutça   dilinde olmasına dayanmaktadır. Ama İştip örneği olmasın. Üsküp’te Türkoloji varken, İştip’te de Türkoloji açıldı… Buna da dikkat edilmelidir. Üniversitelerde  farklı  fakülte bölümleri  açılırsa sanırım durum değişir.
Kalkandelenli Türkler bu durumun ne kadar farkındadırlar?
Bu sorunun cevabı kısa olacak: Herkes  her şeyin farkında, ama  farkında değilmiş  gibi davranılmaktadır. Bu durumla diğerlerinin  ekmeklerine yağ  sürmektedir! Hatta sadece yağ değil... Bal da...
Kalkandelen’deki  Türklerin iş imkânlarına gelelim… Ne dersiniz?
Çoğunluğu çarşı insanıdır. Küçük ticaret ve zanaatlarla uğraşır. Simdi ki  gençler  okumaya, üniversiteye  yazılmaya  başladı. Kalkandelen’i  anlamak için Kalkandelen’de  yaşamak  gerekir. Kendimden örnek vereyim... 1990 yılında Kalkandelen’deki  Sağlık  Meslek  Lisesine  yazıldığımda, sınıfımda Kalkandelen’den  4  erkek  ve  1 kız  öğrenci  yazılmıştık. Oysa 8.  sınıfı  bütünlediğimde  24  kişiydik. Görüldüğü  gibi  sadece   5  kişi  okula  devam  etmiştir. Nedir ki, her şey okumakla bitmiyor.  Okulunu  bütünleyen  çoğu  genç iş bulamıyor.  Diplomalı gençlerimizin çoğu başka mesleklere gitmek zorundalar. O da iş bulabilirlerse! Buradan hareketle Türk Demokratik Partisi Kalkandelen Şubesi kendini güçlendirmelidir. Kendini yenilemelidir… Bu şöyle biline:  devam etmekle ilgisizlikten ötürü varacağımız son nokt, Kalkandelenin Türksüz kalması olacaktır.           
İşsizlik konusu her toplumun belini büküyor. Ama Türklerin çok daha fazla... İş bulmakta Türklerin zorlukları sence nedir?
Asıl sorun, Ohri Çerçeve anlaşmasıyla  Türklerin  çok kaybetmeleridir. İkinci bir  mesele  Türklerin üç partiye  bölünmeleri etki olarak görülmektedir. Bu belirtiler daha da görülecekler. Aynısı partilerimizin  zayıflamasına  sebeptir. Bu  gün işe  alınmak için arkanda  güçlü bir parti olmalıdır. Fakat  zamanla  kalitedenin aranılması mecburi olacaktır.
Ancak burada haksızlık etmiyor musunuz? Devamlı Devlet memurları kabul ediliyor bizden?
Etnik topluluk üyelerinin işe alınmasını öngören devlet memurları ilanına  katılan gençlerimizin çoğu  kendilerini  o  listede  bulamadılar. Sebep  olarak üniversite mezunlarının mezuniyet  belgesindeki 180 kredi  gösterildi. Normalde  Eğitim  Bakanlığının kararına göre,  bu ilana  240  kredili mezunların katılmaları ön  görülmüş... Aklımıza gelen şudur: gençler  büyük bir oyuna  getirilmişlerdir. Sorumlu  kişiler  bunu  güzelce  izah  etmemişlerdir. Ama  bu fakültelerden mezun olmuşların arasından  işe girenlerin  sayısı  az değildir. Bunu  sadece  'erbap  olan  pilav  yer'  misali olarak açıklayabiliriz. Günümüzde her yerde,  her şey  olabilir.
Kalkandelenin son sayımlarında Türklerin sayısı ne kadardı?
Kalkandelen'de  son  nüfus  sayımıyla  180.700 kişi kapsanmıştı. On sene önce  yapılmış  nüfus  sayımından    bu yana  çok  şeyler  değişti.  Ne yazık ki buradaki  Türkler  kendi  bacalarından duman tütsün de ne olursa olsun kafasındaydılar.  Onlar bu sebepten neyin değiştiğinin farkında bile değillerdir. En azından kendilerini  böyle  gösteriyorlar.
Bu yıl nüfus sayımı yılı... Kalkandelen Türkleri ne kadar olmalı?
Kalkandelen’de  evlerinde Türkçe konuşan çoktur. Bir muhitte  Türkçe  konuşan çok ama tam sayımda  onlar başka türlü yazılıyorlar! 
Bu sene yapılacak olan  nüfus  sayımında benim düşünceme göre,  az bir  yüzdelikle artış  görülecektir. Siz benden yüzdelik isterseniz, söyleyeyim: ben onu yüzde 5 gibi görmekteyim. Bu artışsa Kalkandelen’de gençlerimiz, kadın kolumuz, TDP Kalkadelen Şubemizin çalışmaları belirleyecektir. Burada değişik yönlerden değişik çalışmalarla sanırım başarı kaçmaz. Özellikle kadınlarımızın etkinliklerini önemli görmekteyim.
Ancak şu ana kadar izlenimime göre, bizde çoğu bu konuyu ciddiye almış değildir. Her halde konuların gündeme gelmesi yeni başlayacak. Ama burada gecikme olursa, ağır bir hesabı ödemek zorunda kalacağız. O zaman suç başkalarında değil bizde olacaktır… Sayımız ne kadar çıkarsa, kendimizi bu ortamda o kadar ngüçlü hissedeceğiz... sayımız ne kadar olacaksa her yerde sesimiz o kadar duyulacaktır... Ohri çerçeve anlaşmasıyla yaşanılan bir durumdur... Hakça temsil deyebiliriz... Ama kanunlar sayıca temsi diyorlar!
***
Bütün konuşmamda bir ayrıcalık göreceksiniz. onu sezeceksiniz. Ne yazık ki Kalkandelen’de durum bu.
Şimdilik çalışma görevi hepimize düşmektedir. Hepimiz çalışmalıyız. Çaba sunmalıyız… Bir ve birlik olmalıyız nüfus sayımlarında. Sonuçların havadan kucağımıza düşmesini beklemek yanlıştır.

0 yorum: