Bu sefer Kalkandele’nin nabzını yoklamak istedim… Kaç vuruyor diye… Yanlış ölçmemek için onu Kalkandelenli biriyle ele alayım dedim. Biri derken, Türk Demokratik Partisinde (TDP) TDB döneminden rahmetli Nuri Abdullahi’nin kızı Dr. Seyhan Abdullahi’yi seçtim… O, doktor olmasına rağmen öğretmenlikle halkına yardım etmeyi seçmiş biri… Eğitimin ağrıyan yaramız olduğunu gören biri… TDP Kadınlar kolu başkanıdır. Birçok faaliyetine tanığım… Onları buraya sığdırmak mümkün değildir… Hepsi bende kayıtlıdır… Genç, konuşmasında enerjik, güleç yüzlü, iletişimi kolay biri o… Hem doktor hem öğretmen mesleği onu ister zaten…
Mevki sahipleri ve bazı görevlileri tasvir eden şiirlere tarifat derler. Divan edebiyatı nazım türüdür. Birkaç beyitlik bendler halinde yazılırlar. Sâfi Kasım Paşa’nın, Kalkandelenli Fikri’nin, Gelibolulu Mustafa Ali’nin, Yenişehirli Avni’nin ta’rifatı vardır. Seyhanın bir tarafı Kalkandelen... Bir tarafı Üsküp... Başa Kalkandelenli Fikriden bir örnek vereyim öyleyse:
Eğerçi bir iki üç var efendi
Kiminün işini altun iderler
Kimin ma’zül kimin mağbûn iderler
Olardur sâ’i-i genc ü hazînle
Olardur sâhib-i mâl u define
Tarifat yazabilseydim Dr. Seyhan Abdullahi'ye yazardım yazardım. Çünkü o onu hakkediyor... tarifat yazamadığıma göre konuşmamıza başlayayım:
Tarifat yazabilseydim Dr. Seyhan Abdullahi'ye yazardım yazardım. Çünkü o onu hakkediyor... tarifat yazamadığıma göre konuşmamıza başlayayım:
Kalkandelen’de ilköğretim değerlendirilirse, nasıl bir sonuca varabiliriz?
Kısacası durumun iyi olduğunu söyleyemem.
Kalkandelen’de değişik etkilerle Türk okulları olarak çalışan kuruluşlarda sınıflar durumuna düştük. Sınıflarsa giderek önemini kaybediyorlar. Okullarda kabarık sayıda öğrencilerimiz varken şimdi ancak birer sınıf açılabilmektedir. Kendini Türk bilenler değişlik etkiler sonucu çocuklarını başka dilde okutmaktadırlar. Suçluyu bulmamız gerekirse, suçluların sayısı çoktur.
Mesela devlet konuyu hafife almakta… Devamda kitaplar sorunu geliyor… Oysa cezayı çekenler çocuklarımız oluyor… En başta öğretmen yetersizliğini anabilirim. Öğretmenin ders sayısının doldurulması için her tür dersi vermek durumunu yaşatmaktadır. Emeklilik yaşının yükseltilmesini de anmalıyım… Emekleri geçen ve elleri öpülesi yaşlı öğretmenlerimiz gayret sarf etseler de bu günün şartları ve gereklerine uymakta zorluk çekiyorlar maalesef. Öte yandan gençler sokaktadır.
Şunu anmalıyım: Makedonya Türk toplumu olarak bu durumu çözemezsek, sonuç olumsuz yöne doğru gelişecektir! Bunun ardından doğacak durumun sorumlusu her halde Türkler hissedecekler... Ama sadece Kalkandelen Türkleri değil... Makedonya Türklerinin hepsi de hissedecektir bunun sonucunu!
Şu andaki durumu okul, sınıf, öğrenci sayısı ve başka konularla açalım… Ne dersiniz?
Kalkandelen’de üç dilde eğitim görülen iki ilkokuldan biri İstikbal İO’ dur. Burada 1. sınıftan 8. sınıfa kadar (dokuz yıllık programla: 1. 18, 2. 13, 3. 7, 4. 6, 5. 7 öğrenci, sekiz yıllık programla: 5. 14, 6. 21, 7. 19, 8. 17 öğrenci) birer sınıfımız vardır. Benim, kardeşlerimin, yeğenlerimin okudukları okuldur. O okula karşı hislerim ayrıdır. Doktor olmuşsam, eğitim köklerim oradandır. Beni yetiştiren öğretmenlerin haklarını ödeyemem.
Bratstvo-Migeni ikinci okuldur. Burada eğitim üç dildedir. Okul binasının küçük oluşundan Türk ve Arnavut sınıfları oradadır. Makedon sınıflarına yeni bina yapıldı. Türk dilindeki sınıflarda öğrenci sayısı çok az olduğu için karma sınıflarda ders yapılmaktadır. Bu sene 1. sınıfa sadece 6 öğrenci yazılmış. Oradaki eğitim 4. sınıfa kadardır. Ondan sonra öğrenciler İstikbal’e devam etmektedirler.
Kalkandelenli birçok ailenin çocuklarının başka dillerde okumalarını görünce, okullarımıza sahip çıkma gerçeği belirmektedir. Okul içi ve dışı sezilen değişik propagandalara Türklerin kulak asmamaları gerekir.
Burada görev en çok Partiler ve sivil toplum kuruluşlarına düşmektedir. Onlar bu yolda çok gayret göstermelidir. Ama bu gayretler hala sezilmiyor maalesef...
Kalkadelen’de kültür hayatını taşıyan ‘Yeni Hayat’ var, ‘Kalkan’ var. O derneklerin şimdiki faaliyetleri nasıldır?
‘Yeni Hayat’, tıp diliyle ‘yoğun bakıma’ girmiş ve son günlerini yaşamaktadır. Buradaki Türkler bu çöküşü hissetmektedirler. Festivallerden birincilikle dönen eski Yeni Hayat’ın sadece adı yeni. Derneğin eski haline dönmesini isterdik… Onun şu anda sadece ilahi grubu çalışmaktadır.
Kalkan ise gençlerin toplandığı bir dernektir. İyi çalışıyorlar. TİKA’nın yardımları ile projeler ve faaliyetler düzenliyorlar. Hiç değilse bir şeylerle uğraştıkları bellidir. Ama Kalkandelen’de diğer dernekler gibi parasızlıktan yakınmaktadırlar. Türkiye’den maddi yardım gelince projelerini gerçekleştiriyorlar.
Kalkandelen derken, kültürü olan bir şehir geliyor aklıma. Bunu, eserleri ve kültürel yaşayışıyla resimleyebilir misiniz?
Dışarıdan gelenler Kalkandelen’e hayran olurlar: Alaca camimiz, Harabati Baba Tekkemiz, Kalemiz, hamamımız var. Kent baştanbaşa bir Müslüman Türk kentine kokar… Eskiden yapılan haksızlıklar da yok değil… Merkezimizde bir Dubban camimiz yok mesela… Evlerimizin duvarları yıkıldı… Kalanlara ne kadar sahip çıkıyoruz? Kalkandelenli olanlar evlerinde Türkçe konuşurken, bir başka dile meyil gösterdiler. Bunlar artık nüfus sayımlarında bile kendilerini başka türlü yazdırmaktadır. Sayılar onu gösteriyorlar. Üsküp’te, Gostivar’da Türk olmağa benzemez Kalkandelen’de Türk olmak…
Kalkandelenliler örf ve adetlerine eskisi gibi olmasa da düşkün bir halktır. Hala düğünlerimiz 40 sene önce gibi haftalarla sürmektedir.
Fakat iş bununla bitmiyor. Hayatımızı düğüne benzetmeliyiz. Buysa o hayat için beraberce çalışmaktan geçer.
Fakat iş bununla bitmiyor. Hayatımızı düğüne benzetmeliyiz. Buysa o hayat için beraberce çalışmaktan geçer.
Kalkandelen ayrıca bir üniversite şehridir. Bu konuda yapılması gerekenler nedir?
Kalkandelen üniversitelerinde bazı fakültelerde Türk dilinde bölümlerin açılması taraftarıyım. Çünkü bu gibi bölümlerin açılması biraz da buradaki halkın düşüncesini değiştirilebilir. Türk öğrenci sayısının azalması üniversitelerin Arnavutça dilinde olmasına dayanmaktadır. Ama İştip örneği olmasın. Üsküp’te Türkoloji varken, İştip’te de Türkoloji açıldı… Buna da dikkat edilmelidir. Üniversitelerde farklı fakülte bölümleri açılırsa sanırım durum değişir.
Kalkandelenli Türkler bu durumun ne kadar farkındadırlar?
Bu sorunun cevabı kısa olacak: Herkes her şeyin farkında, ama farkında değilmiş gibi davranılmaktadır. Bu durumla diğerlerinin ekmeklerine yağ sürmektedir! Hatta sadece yağ değil... Bal da...
Kalkandelen’deki Türklerin iş imkânlarına gelelim… Ne dersiniz?
Çoğunluğu çarşı insanıdır. Küçük ticaret ve zanaatlarla uğraşır. Simdi ki gençler okumaya, üniversiteye yazılmaya başladı. Kalkandelen’i anlamak için Kalkandelen’de yaşamak gerekir. Kendimden örnek vereyim... 1990 yılında Kalkandelen’deki Sağlık Meslek Lisesine yazıldığımda, sınıfımda Kalkandelen’den 4 erkek ve 1 kız öğrenci yazılmıştık. Oysa 8. sınıfı bütünlediğimde 24 kişiydik. Görüldüğü gibi sadece 5 kişi okula devam etmiştir. Nedir ki, her şey okumakla bitmiyor. Okulunu bütünleyen çoğu genç iş bulamıyor. Diplomalı gençlerimizin çoğu başka mesleklere gitmek zorundalar. O da iş bulabilirlerse! Buradan hareketle Türk Demokratik Partisi Kalkandelen Şubesi kendini güçlendirmelidir. Kendini yenilemelidir… Bu şöyle biline: devam etmekle ilgisizlikten ötürü varacağımız son nokt, Kalkandelenin Türksüz kalması olacaktır.
İşsizlik konusu her toplumun belini büküyor. Ama Türklerin çok daha fazla... İş bulmakta Türklerin zorlukları sence nedir?
Asıl sorun, Ohri Çerçeve anlaşmasıyla Türklerin çok kaybetmeleridir. İkinci bir mesele Türklerin üç partiye bölünmeleri etki olarak görülmektedir. Bu belirtiler daha da görülecekler. Aynısı partilerimizin zayıflamasına sebeptir. Bu gün işe alınmak için arkanda güçlü bir parti olmalıdır. Fakat zamanla kalitedenin aranılması mecburi olacaktır.
Ancak burada haksızlık etmiyor musunuz? Devamlı Devlet memurları kabul ediliyor bizden?
Etnik topluluk üyelerinin işe alınmasını öngören devlet memurları ilanına katılan gençlerimizin çoğu kendilerini o listede bulamadılar. Sebep olarak üniversite mezunlarının mezuniyet belgesindeki 180 kredi gösterildi. Normalde Eğitim Bakanlığının kararına göre, bu ilana 240 kredili mezunların katılmaları ön görülmüş... Aklımıza gelen şudur: gençler büyük bir oyuna getirilmişlerdir. Sorumlu kişiler bunu güzelce izah etmemişlerdir. Ama bu fakültelerden mezun olmuşların arasından işe girenlerin sayısı az değildir. Bunu sadece 'erbap olan pilav yer' misali olarak açıklayabiliriz. Günümüzde her yerde, her şey olabilir.
Kalkandelenin son sayımlarında Türklerin sayısı ne kadardı?
Kalkandelen'de son nüfus sayımıyla 180.700 kişi kapsanmıştı. On sene önce yapılmış nüfus sayımından bu yana çok şeyler değişti. Ne yazık ki buradaki Türkler kendi bacalarından duman tütsün de ne olursa olsun kafasındaydılar. Onlar bu sebepten neyin değiştiğinin farkında bile değillerdir. En azından kendilerini böyle gösteriyorlar.
Bu yıl nüfus sayımı yılı... Kalkandelen Türkleri ne kadar olmalı?
Kalkandelen’de evlerinde Türkçe konuşan çoktur. Bir muhitte Türkçe konuşan çok ama tam sayımda onlar başka türlü yazılıyorlar!
Bu sene yapılacak olan nüfus sayımında benim düşünceme göre, az bir yüzdelikle artış görülecektir. Siz benden yüzdelik isterseniz, söyleyeyim: ben onu yüzde 5 gibi görmekteyim. Bu artışsa Kalkandelen’de gençlerimiz, kadın kolumuz, TDP Kalkadelen Şubemizin çalışmaları belirleyecektir. Burada değişik yönlerden değişik çalışmalarla sanırım başarı kaçmaz. Özellikle kadınlarımızın etkinliklerini önemli görmekteyim.
Ancak şu ana kadar izlenimime göre, bizde çoğu bu konuyu ciddiye almış değildir. Her halde konuların gündeme gelmesi yeni başlayacak. Ama burada gecikme olursa, ağır bir hesabı ödemek zorunda kalacağız. O zaman suç başkalarında değil bizde olacaktır… Sayımız ne kadar çıkarsa, kendimizi bu ortamda o kadar ngüçlü hissedeceğiz... sayımız ne kadar olacaksa her yerde sesimiz o kadar duyulacaktır... Ohri çerçeve anlaşmasıyla yaşanılan bir durumdur... Hakça temsil deyebiliriz... Ama kanunlar sayıca temsi diyorlar!
***
Bütün konuşmamda bir ayrıcalık göreceksiniz. onu sezeceksiniz. Ne yazık ki Kalkandelen’de durum bu.
Şimdilik çalışma görevi hepimize düşmektedir. Hepimiz çalışmalıyız. Çaba sunmalıyız… Bir ve birlik olmalıyız nüfus sayımlarında. Sonuçların havadan kucağımıza düşmesini beklemek yanlıştır.
0 yorum:
Yorum Gönder