Bakarsan görürsün, görürsen anlarsın, anladığın kadar da çözersin...


5 Haziran 2010 Cumartesi

Üsküp'lülere göre göç

Makedonya Türk' lerinin iç acısı göç. Doğru… Türk toprağına göç ediyorlardı. Çocuklarını geleneklerimize her bakımdan ters geldiğini görüp hissettikleri “zulümden” kurtulmak için göç ettiklerini sanıyordular. Burada kalıp savaşımı sürdürecek kişilerin kalabileceğini düşünmeyerek göç ediyordular.
Üsküp
İstasyon caddesi göç edenler ve yakınlarının göz damlalarıyla oluşan yeni bir ırmağa dönüşüyordu. Bu nehrin suları, oralardaki Vardar nehrinden çoktu! Çünkü ağlamayan yoktu. Göç edenler ağlıyordu, kalanlar ağlıyordu… Türk dostlarının değerini bilenler ağlıyordu. Müslüman ve Türk olmayanlarsa hem ağlıyor hem vahlıyordu. Türk dostları gidince şehirlerinin ne hale geleceklerine sıkılıyordu onlar!
Bu akımı durduracak ne bir taraf vardı ne de bir istek.
Türkiye Cumhuriyeti Üsküp Baş Konsolosluğu’nda Serbest göç vesikalarının alınmasıyla başlayan bu seyahat, buraların neye döneceğinin habercisiydi. Rahmetli babam herkesin bu göçle yanlışlığın sonra hissedileceği için Üsküplü Türk ailelerini göç etmemeye ikna etmeye boşuna çalışıyordu. Rahmetliye kim inanacaktı ki! Türkler öldürülmeye başlamıştı. Fiziki ölümler oldu… Evlerinden, kullanılan milis gücüyle zorla alınıp dönmeyen kişiler oldu.
Velhasıl olan oldu.
Bir şiirimde iki mısra vardır:
… ölen öldü
sağ kalanda açık kaldı yaralar.
O yaralarsa hala açık! O yaralar kuşaktan kuşağa geçtiler ve hala kanıyorlar… O yaralar daha çok kuşağa geçecek ve açık olmaya devam edecekler. Kanamalar durmayacak! Bunu Berlin’de (Almanya) yaşayan ve hala yanan Hasan Tezcan (Üsküp’te ünlü Hümmaşahlar sülalesinden) bu göçü 19. 04. 2010, notunun durduğu “Mangal gibi yananlar” şiirinde bakın nasıl anlatıyor:
Üsküpte bir zamanlar
Bayramlar kandil kandildi.
Bunu anlatmaya
ne söz yeterlidir,
ne de şiirsel bir dil.

Bin dokuz yüz elli dört…
Fırtınanın koptuğu yıl
Balkanlar il il
iliklerinden söküldü
Anadolu’ya bir sel oldu.

Şimdi Rumeli bize bir el oldu
Gurbet eli,
Deli ediyor beni, deli
Ben Balkan diyorum
Hem Türkçedir, hem de
Kardeş halkların dili.

Balkan ki, bize kalkan oldu
asırlar boyu...
Sevdamız koyu mu koyu…
Ağıtlar yakarız seneler boyu.

Bu böyledir!
Böyledir göçmenin huyu
Önce dolaşır dünyayı
enine boyuna,
sonra ağıtlar yakar
Dünyanın her yerine

Eğil de kulak ver derine, bak derine:
Mangal gibi yanan
bir yürektir, yüreklerimiz!
Fahri Ali dostumun “Mangal” kitabında olan içerikteki şiirler bizim burada nasıl yandığımızı gösterirken, Almanya'lardan bir ses geldi “mangallı”!
Rahmetli çantacı hacı Hüsnünün anlattığı bir fıkra vardı göç konusunda… (Onu dinlemek isteyenlere anlatırım!)  Benim gibi o fıkrayı duyanlar da vardır. Onlar da size anlatabilirler! Çok anlamlı ve ağır bir fıkradır. Yerim olsaydı da bu köşe taşıyamazdı onu! Köşe değil, gazeteler dahi taşıyamaz olurdu!

0 yorum: